web analytics

M. Kemal Suudi Arabistan’ı ilk tanıyan devlet başkanıydı

Yayınlama: 02.01.2024
A+
A-

TARİHİN ÖTEKİ YÜZÜ

Kemalist çevrelerin kalkan yapmayı adet edindiği Mustafa Kemal, Suudi Arabistan düşmanlığı yapmak bir yana, Suudilerin devlet kurmasını desteklemiş, hatta bu devleti Türkiye’nin en yakın müttefiklerinden biri olarak görmüştü.

Suudi Arabistan devleti Hicaz, Necd ve yöresi topraklarını hükmü altında birleştiren Abdülaziz b. Suud 8 Ocak 1926 günü Şerif Hüseyin’i devirip Melik, yani Kral ilan edilince Türkiye’de şaşırtıcı meltemler estirmişti. Nitekim TC’nin yönetici kadrosunun, Osmanlı Devleti’nin küllerinden doğan Yemen ve Türkiye’den sonraki üçüncü bağımsız devlet kimliğiyle Suudi Arabistan’la yakınlaşma, hatta dayanışma içerisine girdiği görülecektir.

Öte yandan 1926 yılında Suudi Arabistan’ı resmen tanıyan ilk devletin TC, ilk kutlama mesajını çeken devlet başkanının da Gazi Mustafa Kemal olması, bu şaşırtıcı gerçeğin tezahürlerinden sadece ikisidir.

Not: Merak edenler Cihad Fethi Tevetoğlu’nun Studies on Turkish-Arab Relations adlı derlemedeki makalesinin 291-309. sayfalarına, Mustafa Bostancı’nın 2020 yılında Türk Tarihi Kurumu Yayınları arasında çıkan Türkiye-Suudi Arabistan İlişkileri adlı kitabının 103. sayfasına ve Adnan Şişman‘ın Atatürk 4. Uluslararası Kongresi’nde (c.1, 1990) yayınlanan tebliğinin 170. sayfasına bakabilir.

Daha ilginç nokta ise şudur:

Yıllar sonra Suudi Arabistan tahtına oturacak olan Emir Faysal, 1932’de kendilerini resmen tanıyan ülkelere teşekkür turu kapsamında Türkiye’ye de uğramış, kelimenin tam anlamıyla “krallar gibi” karşılanmış, kral olmadığı halde kendisine kraliyet protokolü uygulanmıştı.

Bugünün penceresinden baktığımızda bu ilginç ziyaretle ilgili şaşırtıcı bir gerçeğe daha toslarız. Emir Faysal’ın zaman zaman tercüman kullanmayıp İstanbul ağzıyla Türkçe konuştuğunu öğrenince zamanın gazetecileri hayret eder. Oysa Emir Faysal’ın dedesi Muhammed es-Sanayan Osmanlı ordusunda savaşırken şehit düşmüştür! Üstelik bu diplomatik gezi sırasında Faysal’ın yaverlik ve tercümanlığını üstlenen Binbaşı Halid Bey de bir Çanakkale gazisidir!

11 Haziran 1932 akşamı Suudi heyeti Ankara’ya doğru yola çıkar. Mustafa Kemal bu ‘özel misafir’e o denli önem atfedecek ki, seyahatlerinde kullandığı yataklı vagonu Emir Faysal’a  tahsis edecektir.

Ertesi gün heyet Çankaya Köşkü’ndedir. Saat 15,30’da huzura kabul edilen Emir Faysal’a, aynı günün akşamı 18.00’da iade-i ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı, 20.30’da ayrıca misafirin şerefine Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde bir ziyafet vermiştir. Ziyafette bütün bakanlar ve hükümet erkânı hazır bulunmuştur.

Ertesi gün Anadolu Ajansı “Gazi Hazretleri”nin gezi münasebetiyle “irad ettiği” şu nutku yayınlayacaktır:

“[Bu ziyaret] ilişkilerini samimiyet ve karşılıklı güven esasları üzerine kurmuş bulunan TC ile Hicaz-Necd ve Yöresi Devleti arasındaki bağları daha ziyade kuvvetlendirecektir… Ülkenizin ilerleme yolunda inkişafı için sarfolunmakta bulunan gayret, Türkiye’de alâka ve takdirle takip olunmaktadır… Sonu, kuvvetli devlet ve millî saadet ve refah temin eden mesai ve gayret ne kadar azimkârane olursa, başarının o kadar tam ve çabuk olacağına şüphe yoktur. Türk milleti, devletiniz ve milletiniz için devrin icaplarına göğüs gerecek ciddî mesaide büyük başarılar kazanılmasını bütün samimiyetiyle arzu etmektedir. Haşmetlû Melik Hazretleri ile yüksek Hânedânının saadeti ve Devletinizin parlayış ve yükselişi hakkındaki kalbî temennilerimi bu vesile ile de ifade etmek isterim. Bunun bende uyandırdığı zevk büyüktür.”

Görüldüğü gibi bunlar diplomatik nezaket kelamlarından ibaret sözler değildir. Öyle olsaydı Mustafa Kemal Paşa’nın Suudi Arabistan’ın bağımsızlığını ilk tebrik eden devlet başkanı olmak için acele etmesine ne lüzum vardı?

Bu arada Emir Faysal’ın İstanbul’daki basın toplantısında yaptığı konuşma ve gazetecilerin sorularına verdiği cevaplar basına yansımış, tek bir gazete de çıkıp “Şeriatçılar adam kesiyor” yaygarasını koparmamıştır. Kralın oğlu, basın mensuplarına, lafı eğip bükmeden ülkesinde Şeriat hükümlerinin geçerli bulunduğunu, hırsızlık yapanların ellerinin kesildiğinikatillere kısas cezası uygulandığınıiçki içenlerin mülklerinin ellerinden alınıp sınır dışı edildiğinitiyatro ve sinemanın dahi yasak olduğunu söylediği halde Kemalist gazeteler çıtlarını çıkarmamıştır! Aynı sözlerin bugün söylendiğinde nasıl bir linç seli oluşturulacağını tahmin edersiniz.

Atatürk’ten daha fazla Atatürkçü olmak böyle bir şey olmalı.

https://www.ittifakgazetesi.com/m-kemal-suudi-arabistani-ilk-taniyan-devlet-baskaniydi

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.