Mustafa Uzun, Araştırmacı Yazar
Ürdün Nehri’nden Akdeniz’e özgürlük çağrısı yapan bu slogan, Batı dünyasındaki Filistin yanlısı göstericilerin bu sloganın kullanımını kısıtlama girişimleriyle karşılaşmasının ardından bir anda dünya gündemine girdi. Beyrut’tan Londra’ya, Tunus’tan Roma’ya, İsrail’in Gazze’ye yönelik amansız bombardımanına son verilmesi yönündeki ateşkes çağrılarına, “Nehirden denize kadar Filistin özgür olacak” sloganı damgasını vurdu.
YAHUDİLERİ VE DESTEKÇİLERİNİ ÇILDIRTIYOR
Tüm dünyada yankılanan slogan, Filistin bayraklarını sallayan kalabalığa, tarihi Filistin topraklarının özgürlüğünü ifade ediyor. Ancak bu slogan İsrail ve destekçileri için çok rahatsız ediyor. İngiltere İşçi Partisi Filistin yanlısı bir mitingde yaptığı konuşmada “nehir ve deniz arasında” ifadesini kullandığı için Parlamento Üyesi Andy McDonald’ı görevden uzaklaştırdı. Oysa McDonald şöyle konuşmuştu; “Adalet sağlanana kadar dinlenmeyeceğiz. Tüm insanlar, İsrailliler ve Filistinliler nehir ile deniz arasında barış içinde özgürlük içinde yaşayabilene kadar.” İngiltere Futbol Federasyonu, oyuncuların bu sloganı özel sosyal medya hesaplarında kullanmasını yasakladı. Avusturya polisi de benzer bir duruş sergileyerek bu sloganı yasakladı. Alman yetkililer geri kalır mı, onlar da sloganın yasak ve suç olduğunu ilan ederek başkent Berlin’deki okullara Filistin atkısı olan keffiyeh’in kullanımını da yasakladılar. Berlin hükümeti, “Yahudilere Ölüm” sloganının yanı sıra bu sloganı da suç saydı. ABD’de, Kongre’nin tek Filistinli üyesi olan Demokrat Temsilci Rashida Tlaib, bu ifadeyi sosyal medyadaki bir videoda kullandığı için büyük tepki çekti. Kanada’da da Wesam Cooley, Calgary’deki Filistin yanlısı bir protestoda ‘Nehirden denize Filistin özgür olacak’ sloganı attıktan sonra tutuklandı. İngiltere İçişleri Bakanı Suella Braverman, polis yetkililerine yazdığı bir mektupta, sloganın “İsrail’in dünyadan silinmesini isteyen şiddetli bir arzunun ifadesi olarak anlaşılmasının gerekip gerekmediğini ve belirli bağlamlarda kullanılmasının ırksal bir saldırı anlamına gelip gelmediğini düşünmeleri gerektiğini” söyledi. Guardian’ın haberine göre 5. bölüm kamu düzeni suçunu ağırlaştırdı. Geçen ay bir Hollanda mahkemesi, bir aktivistin mevcut savaştan önce bu yaz bir protestoda bu sloganı söylemesinin ardından Yahudilere karşı şiddeti teşvik ettiği gerekçesiyle polise ihbar edilmesinin ardından “nehirden denize” ifadesinin yasak olduğuna karar verdi. 11 Kasım 2023’te slogan Bavyera’da (Almanya) yasaklanmış ve “Savcılık ve Bavyera polisi bundan sonra bu sloganın dilden bağımsız olarak kullanılmasının terör örgütlerinin sembollerinin kullanımı olarak değerlendirileceği” uyarısında bulunmuştu. Bu, üç yıla kadar hapis veya para cezası demek.
KÖKENİ NE?
FKÖ, 1964 yılında Yaser Arafat’ın önderliğinde diasporadaki Filistinliler tarafından kurulduğunda, Ürdün Nehri’nden Akdeniz’e kadar uzanan ve tarihi topraklarını kapsayacak tek bir devlet kurulması çağrısında bulundu. Sloganın kökü oradan geliyor. Yahudiler böyle düşünmüyor tabi ki. Kudüs merkezli bir haham ve Brandeis Üniversitesi’nde Yakın Doğu ve Musevilik Çalışmaları profesörü olan Yehudah Mirsky; “Bize göre bu ifade, Ürdün Nehri ile Akdeniz arasında tek bir varlığın olacağı, adının Filistin olacağı, Yahudi devleti olmayacağı ve hangi oluşumda ortaya çıkarsa çıksın Yahudilerin statüsünün çok belirsiz olacağı anlamına geliyor. Bu bir özgürlük vaadinden çok bir tehdide benziyor. Bu, Yahudilerin dolu dolu bir hayat yaşayabileceği ve kendileri olabileceği bir geleceğe işaret etmiyor” diyor. Montreal merkezli Federasyon CJA’nın başkanı ve CEO’su Yair Szlak, “Birisi nehirden denize Filistin özgür olacak dediğinde, ‘Yahudilerin nereye gittiğini görüyorsunuz?’ diye soruyorum” dedi. “Bu nefret söylemidir, çünkü Yahudileri denize göndermeye çalışıyorlar.” Washington DC Arap Merkezi’ndeki Filistin-İsrail programının başkanı Yousef Munayyer ise bu ifadenin, İsrail devletinin yanı sıra Gazze Şeridi ile Batı Şeria ve Doğu’nun işgal altındaki bölgelerini de kapsayan, Ürdün Nehri ile Akdeniz arasındaki bölgede Filistinlilerin sahip olduğu özgürlüklerin eksikliğini ifade etmek için kullanıldığını söylüyor.
YAHUDİLER DE BU SLOGANI KULLANIYOR
Amerikalı tarihçi Robin DG Kelley’e göre bu ifade ” Eretz İsrail’in sınırlarını ifade eden Siyonist bir slogan olarak başladı. İsrailli-Amerikalı tarihçi Ömer Bartov, Siyonistlerin bu tür bir dil kullanmasının, 1948’de İsrail Devleti’nin kurulmasından önceye dayandığını ve tüm Filistin’de bir Yahudi devleti kurulmasından söz eden Vladimir Jabotinski liderliğindeki Siyonist Revizyonist hareketle başladığını belirtiyor. “Ürdün’ün iki kıyısı var; biri bizim, diğeri de” sloganlı bir şarkısı vardı ve Ürdün Nehri’nin ötesine uzanan bir Yahudi devletini ima ediyordu. Kendisini muhafazakar ve milliyetçi olarak tanımlayan Benjamin Netanyahu’nun Likud partisi, “Eretz İsrail” kavramının, yani Yahudi halkının İncil’de verilen İsrail topraklarına sahip olma hakkını savunuyor. Yahudi Sanal Kütüphanesi’ne göre partinin 1977’deki orijinal parti manifestosunda “Deniz ile Ürdün arasında yalnızca İsrail egemenliğinin olacağı” belirtiliyor. Ayrıca Filistin devletinin kurulmasının “Yahudi nüfusunun güvenliğini tehlikeye attığını” ve “İsrail devletinin varlığını tehlikeye attığını” savunuyor. Onların “Nehirden Denize” sloganı bu bölgenin tamamen Yahudilere ait olduğunu ifade ediyor. Ariel 2014 yılında “Ürdün Nehri ile Akdeniz arasında tek bir devlet olacak, o da İsrail olacak” dedi.
Los Angeles Kaliforniya Üniversitesi’ndeki Nazarian İsrail Araştırmaları Merkezi’nde profesör ve yönetici olan Dov Waxman ise pek çok Yahudi bu sloganı “İsrail’in şiddetle yok edilmesi” çağrısı olarak duyuyor, Hamas ve destekçileri de bu ifadeyi böyle kullanıyor. Waxman, “Nehirden denize, Filistin özgür olacak” ifadesinin 1960’larda Filistin milliyetçiliğinin bir ifadesi olarak ortaya çıktığını ve 1987’de kurulduğunda Hamas da dahil olmak üzere zamanla çeşitli gruplar tarafından benimsendiğini söyledi. Kanada’daki Filistin Gençlik Hareketi’nin organizatörlerinden Rama Al Malah ise bu sloganın Filistinlilerin işgalden kurtuluş çağrısı olarak tekrarlandığını söyledi. Al Malah, yüz binlerce Filistinlinin yaratılış savaşı sırasında evlerinden sürüldüğü veya kaçtığı Nakba’ya veya felakete atıfta bulunarak “Bu slogan 1948’den bu yana evlerinden kovulan mültecilerin geri dönüşü” çağrısında bulunduğunu söylüyor.
BM: 6 MİLYONA YAKIN FİLİSTİNLİ MÜLTECİ VAR
Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’na göre şu anda 5,9 milyon Filistinli mülteci bulunuyor ve bunların üçte biri Gazze, Batı Şeria, Ürdün, Suriye ve Lübnan’daki mülteci kamplarında yaşıyor. Çeşitli insan hakları grupları ve Birleşmiş Milletler, Gazze Şeridi ve Batı Şeria’daki Filistinlilerin “İsrail tarafından özgürlüklerinden, onurlarından ve haklarından mahrum bırakılmaya devam ettiğini” ifade ediyor. Emekli Toronto Üniversitesi profesörü ve Kanada Bağımsız Yahudi Sesleri savunuculuk grubunun üyesi Sheryl Nestel, Filistinlilerin özgürlüklerinin eksikliğinin insan hakları grupları tarafından iyi bir şekilde belgelendiğini söylüyor. Nestel’e göre sloganın eleştirilmesi Filistin karşıtı ırkçılıkla eşdeğerdir. Nestel, “Sloganın eleştirisiyle ilgili sorunlardan biri, Filistinlilere soykırım niyeti atfedilmesidir ve Filistinlilerin çoğunluğunun Yahudileri tarihi Filistin’den yok etmek istediğine dair hiçbir kanıt yoktur” diyor.
AMERİKAN YAHUDİ KONGRESİ: BU SLOGAN SİLAHLANMA ÇAĞRISIDIR
Amerikan Yahudi Kongresi ise çok sert bir şekilde bu sloganın silahlanma çağrısı olduğunu iddia ediyor. Web sitelerinde oldukça sert ve saldırgan bir dille çağrılarda bulunuyorlar. Amerikan Yahudi Kongresi; “Bu slogan aynı zamanda Filistin yanlısı aktivistler, özellikle de üniversite kampüslerindeki öğrenci aktivistler için yaygın bir silahlanma çağrısıdır. Ürdün Nehri’nden Akdeniz’e kadar bir Filistin Devleti kurulması, İsrail Devleti’nin ve halkının silinmesi çağrısında bulunuyorlar” diyor. Yahudilere göre Yahudi devletinin ortadan kaldırılması çağrısında bulunmak, Hamas’ı veya İsrail’in yok edilmesini isteyen diğer oluşumları övmek veya Yahudilerin tek başına kendi kaderini tayin etme hakkına sahip olmadığını öne sürmek antisemitiktir. Dünya çapında 30 Yahudi haber kaynağının imzaladığı açık mektupta, “Hamas’ın ‘nehirden denize’ sloganlarını attığına şüphe yok, çünkü nehirden denize kadar uzanan Filistin İsrail’e bir santim bile bile bırakmıyor” denildi.
HAMAS eski lideri Halid Meşal, 2012 yılında Gazze’de Hamas’ın kuruluşunun 25. yıldönümünü kutlayan bir konuşmasında, “Filistin nehirden denize, güneyden kuzeye bizimdir” demesini çok rahatsız edici bulan Washington Post’a göre bu bir soykırım çağrısıdır. Filistin Üniversitesi Ortadoğu tarihi ve İslam çalışmaları doçenti Maha Nassar’a göre ise bu bir barış çağrısıdır. Nassar, sloganın “belirli bir siyasi platformu” çağrıştırmadığını söylüyor ve bunun yerine, “barış ve özgürlükle dolu hayali bir gelecek” çağrısı olduğunu ifade ediyor. Bunun İsrail’in “işgalini sona erdirme çağrısı” olduğunu ve Filistinlilerin kaçtığı veya sınır dışı edildiği bölgelere “geri dönebilme çağrısı” olduğunu söylüyor. University of University’de tarih ve Yahudi çalışmaları alanında doçent olan Ethan Katz ise “Yahudilerin büyük çoğunluğu bu sloganı duyunca, derinden tehdit edici ve rahatsız edici bir şey duyuyor ve pek çok Yahudi bunu antisemitik olarak nitelendiriyor” diyor.
SONUÇ
Sonuç itibarıyla “nehirden denize” sloganı açıkça görüldüğü üzere küresel bir çifte standarda işaret ediyor. Aynı sloganın Yahudiler tarafından kullanılmasını dert etmeyen ve rahatsız edici bulmayan Batı dünyası aynı sloganın Filistin taraftarlarının kullanmasını ise soykırımla eşdeğer görüp inanılmaz ağır cezalarla engellemeye çalışıyorlar. Nehirden denize özgür Filistin temennisi ile biz de tereddütsüz bir şekilde bu slogana sahip çıkıyor ve Yahudilerin (Siyonist veya değil, fark etmez) bölgeden temizleneceği günlerin özlemi ile bu slogana sahip çıkıyoruz.