web analytics

Düğünde Takılan Takılar Kimin? Yargıtay’dan Emsal Karar!

Yayınlama: 18.03.2024
A+
A-
Çukurova Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 2020 yılında mezun olan Nupel Dicle Oyur, 2021 yılında zorunlu stajını bitirerek Diyarbakır’da İdare Hukuku, Ceza Hukuku, İş Hukuku, Tazminat Hukuku ve Aile Hukuku gibi alanlarda çok yönlü bir şekilde avukatlık mesleğini icra etmektedir. Avukatlık mesleğinin yanında tiyatro oyunculuğu da yapmış ve aynı zamanda birçok gönüllü davaya katılmış Oyur, hukuk ve adalet sistemine dair merak edilenlerle Gazetemizde, okurlarıyla buluşuyor.  

Düğünler, sevginin ve mutluluğun kutlandığı özel günlerdir. Fakat bu coşkunun ardında, kimi zaman karmaşık yasal sorular da gizlenebilir. Özellikle düğünlerde takılan ziynet eşyalarının mülkiyeti konusu, uzun yıllardır tartışmalara ve belirsizliklere neden olmuştur.

Yakın bir geçmişe kadar düğünlerde takılan ziynet eşyaları kim tarafından ve kime takılırsa takılsın kadın eşe bağışlanmış sayılıyordu. Ancak bu durum insanlar arasında eşitlik anlamında bir tartışmaya yol açmıştır. Yargıtay son verdiği kararlarla bu durumla ilgili köklü bir değişikliğe gitmiş ve kanaatimizce bu değişiklikle beraber Yargıtay ziynet eşyalarının sahipliği hakkında daha adil ve net bir çerçeve sağlamaktadır.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 2020/949 E., 2020/5378 K., 24.09.2020

“Kadına özgü ziynet eşyaları, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğindedir. Aksi halde, eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır.

Somut olayda, varlığı ispatlanan tel bilezik ve işlenmiş bilezikler kadına özgü ziynet eşyası niteliğinde olup, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğindedir.

Ancak varlığı ispatlanan reşat, tam, yarım, çeyrek, gram altınlar ise kadına özgü ziynet eşyası niteliğinde olmayıp, hangi eşe ait olduğu ispat edilememesi halinde onların eşlerin paylı mülkiyetinde olduğunun kabulü gerekir.

O halde mahkemece yapılacak iş, taraf tanıklarından eşler arasında ziynet eşyalarına yönelik bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet olup olmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkinin giderilmeye çalışılması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek, kadına özgü olan ziynet eşyalarının kişisel mal olmadığının davalı koca, kadına özgü olmayan ziynet eşyalarının kişisel mal olduğunun ise davacı kadın tarafından güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlanması halinde sonucuna göre, aksi halde kadına özgü olmayan ziynet eşyalarının eşlerin paylı mülkiyetinde olduğu kabul edilerek ziynet alacağı ve ziynetlerle ödenen konut kredisi nedeniyle artık değere katılma alacağının belirlenmesi olmalıdır.”

Kadına Özgü Ziynet Eşyaları Nelerdir?

Yargıtay’ın son kararı, düğünlerde takılan ziynet eşyalarının sahipliği konusunda önemli bir adım olarak değerlendirilebilir. Özellikle kadına özgü ziynet eşyalarının, kadına ait olmaya devam edeceği kararı, evlilik sırasında takılan ziynet eşyalarının sahipliği konusunda belirsizlikleri ortadan kaldırmıştır. Artık kadına özgü olan bilezik, bileklik, kelepçe, kolye ve küpe setleri, evlilik sırasında hangi eş tarafından takılmış olursa olsun, kadının kişisel malı olarak kabul edilmektedir.

Kadına Özgü Olmayan Ziynet Eşyaları Nelerdir?

Kadına özgü olmayan ziynet eşyalarının mülkiyeti konusunda belirsizlik olduğunda, bu ziynet eşyaları eşler arasında paylı mülkiyet olarak kabul edilmektedir. Özellikle Cumhuriyet altını, yarım altın, çeyrek altın, gram altın gibi ziynet eşyaları üzerindeki mülkiyet haklarının tespiti önem arz etmektedir.

Bu durumda, hangi eşe ait olduğu ispat edilemeyen ziynet eşyaları, eşlerin paylı mülkiyetinde kabul edilir. Ancak, bu ziynet eşyalarının sahipliği konusunda iddialarda bulunan tarafın güçlü ve inandırıcı deliller sunması gerekmektedir. Özellikle düğün videosu, düğün fotoğrafları, tanık ifadeleri gibi deliller, sahiplik konusunda önemli bir rol oynayabilir.

Yani, düğün videosunda erkeğe takılan bir altın bilezik varsa, o bilezik artık erkeğe aittir. Benzer şekilde, kadına takılan çeyrek, yarım veya tam altınlar da kadının mülkiyetine geçmiş oluyor.

Bu durumda, eşler arasındaki anlaşmazlıkların çözümünde delillerin ve belgelerin büyük önemi bulunmaktadır. Güçlü ve inandırıcı delillerin sunulmasıyla birlikte, ziynet eşyalarının sahipliği konusunda daha net bir sonuca varılabilir. Ancak, her durumun kendine özgü olduğunu ve detayların önemli olduğunu unutmamak gerekir.

Peki, Çantada Toplananlar Ne Olacak?

Düğün sırasında bir çantada toplanan ziynet eşyalarında ise durum daha da karmaşık hale geliyor. Hangi eşe ait olduğu ispat edilemeyen bu ziynet eşyaları, eşlerin paylı mülkiyetinde kabul ediliyor. Yani, çanta içindeki altınlar veya diğer ziynetler, hangi eşe ait olduğuna dair inandırıcı deliller sunulmadıkça, ortak mal olarak değerlendiriliyor.

Yargıtay’ın Bu Yeni Kararı Ne Anlama Geliyor?

Yargıtay’ın bu yeni kararı, düğünlerde takılan ziynet eşyalarının mülkiyeti konusunda daha net bir çerçeve çizilmiş gibi görünse de, hala bazı belirsizlikler ve ihtilaflar mevcut. Bu nedenle, bu konuda detaylı bilgi almak için bir avukata danışmanız ve yasal haklarınızı korumak için gerekli adımları atmanız önemlidir.

Sevgi mi, Mülkiyet mi?

Yargıtay’ın kararı, mülkiyet konusundaki belirsizlikleri giderse de, asıl önemli olanın sevgi ve aile birliği olduğunu unutmamak gerekir. Evlilik, sadece maddi değerlere dayalı bir kurum değildir. Sevgi, saygı, güven ve hoşgörü üzerine inşa edilmiş bir aile, her türlü maddi değerden daha önemlidir.

Unutulmamalıdır ki:

  • Düğün takıları, sevginin ve bereketin simgesidir.
  • Evlilik, sadece mal paylaşımı değil, sevgi ve aile birliğidir.
  • Aile gibi değerli simgeler korunmalı ve mülkiyet kavramı sevgiyle dengelenmelidir.

Yargıtay’ın kararı, aile içi anlaşmazlıkları ve mülkiyet kavgalarını azaltacaktır. Umuyoruz ki bu sayede boşanmış olsalar dahi birbirine saygı duyan ve aile kurumuna zarar vermeyen çiftlerin sayısı artacaktır.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.