AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, tv100’e verdiği röportajda hem silah bırakma sürecini, hem devletin yaklaşımını hem de Erdoğan’ın konuşmasında neler beklenebileceğini detaylı şekilde açıkladı.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Süleymaniye’de PKK’nın Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla silah bırakmaya hazırlandığını hatırlatarak, “Cumhurbaşkanımız bu sürecin fiilen başlaması halinde Cumartesi sabahı çok kapsamlı ve derinlikli bir konuşma yapacak. Bu, tarihi bir konuşma olacak.” dedi.
Çelik, konuşmanın sadece silah bırakma süreciyle sınırlı kalmayacağını, Erdoğan’ın Gazze’den Ukrayna-Rusya savaşına kadar birçok kritik başlığa dair değerlendirmeler yapacağını belirtti.
“Terörsüz bir Türkiye” hedefi doğrultusunda atılan bu adımın, Cumhurbaşkanı tarafından ilk kez kamuoyuna kapsamlı biçimde açıklanacağını söyleyen Çelik, “Hep bir müjde bekleniyordu, bu kez ciddi bir kırılma anına tanıklık edebiliriz” ifadelerini kullandı.
Çelik’in açıklamasına göre, örgütün silah bırakma süreci üç ana kategoride ele alınıyor:
Bu sürecin Milli İstihbarat Teşkilatı ve Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından oluşturulan bir doğrulama mekanizmasıyla titizlikle denetleneceğini belirten Çelik, “Üçüncü bir göz yok. Bu süreci doğrudan Türkiye Cumhuriyeti devleti yönetiyor” dedi.
Silah bırakma süreciyle ilgili kamuoyundaki eleştirilere de yanıt veren Çelik, devletin herhangi bir taviz mekanizması içinde olmadığının altını çizdi:
“Bu bir pazarlık değil. Ne egemenlikten ne de milletimizin değerlerinden bir adım geri atılması söz konusu değil. Devletin tüm enstrümanlarını etkin kullanması kadar doğal bir şey yoktur.”
AK Parti Sözcüsü, silah bırakma ve örgütsel fesih sürecini izlemek ve yasal zemine oturtmak amacıyla TBMM bünyesinde bir komisyon kurulacağını da açıkladı. “Meclis Başkanı bu konuda siyasi partilerle istişare halinde. Umuyoruz ki bütün partiler sürece destek verir” dedi.
Süreci provoke etmek isteyen dış unsurlara da dikkat çeken Çelik, bu barış girişiminin tıpkı geçmişte olduğu gibi çeşitli mihraklar tarafından hedef alınabileceğini söyledi:
“Bu süreçte kimsenin kimliğine, inancına, mezhebine göre ayrıcalık tanınmaz. Süreci provoke etmek isteyen unsurlar bu kez de harekete geçebilir. Bunlar hem Türk’ün hem Kürt’ün hem Alevi’nin hem Sünni’nin düşmanıdır. Onların amacı barış değil, yeraltı kaynaklarıdır.”