SPOR DEDİĞİMİZ EĞLENCE SEKTÖRÜ

Adına spor dediğimiz uluslararası ve ulusal eğlence sektörü nereye gidiyor…

Uzun süredir dünya spor örgutleri seçimleri kafamda hep soru işaretleri oluşturmuştur.

Bu örgut yapılarının içinde en başat faktörler, “Rüşvet, Doping, Nepotizm,Etnik ayrıştırma,Beyaz ırka itaat ve manipülasyonlardır.”

İOC başta olmak üzere hemen hemen tüm dünya üst spor örgutlenme ve seçimlerinde “rüşvet” haberleri sık sık basına düşmektedir.

En son örneklerinden bir tanesi 2020Tokyo olimpiyatlarının év sahipliği adaylığında Japonya’nın, dünya futbol sampiyonasında Katar’ın bu organizasyonları nasıl aldikları rüşvet çarkı içerisinde yer alan bazı insanların cezaya çarptirilması bunun en bariz iki örnegidir.

Özellikle bu örgutlerin yönetim liderlerinin güç şehveti arzusu, seçimlerde oy satın alınması, beyaz ırk sporcularının organizasyonlarda daha çok madalya kazanabilmesi için sık sık branş kural değişikliklerinin yapılması, içerisinde hakemlerinde yer aldığı müsabaka manipülasyonları, istemedikleri ülke ve sporcuların yarışmalardan men edilerek ilgili ülkelerin aşagılanması, muhalif ülkelerin başarılı oldukları spor branşları ve disiplinlerin olimpiyat programlarından düşürülmesi yada bu konularda algı olusturulması v.s gibi sıcak konular dünya sporunda baş ağrıtmaya devam ediyor.

Bu örgut yapılarının önemli çogunlugu bunları yaparken, profesyonel sporların yetenek düzeylerini göz ardı etmesi, spor dostluk ve barıştır ilkesinden uzaklaşarak fair-play kurallarının ihlal edilmesi, modifiye ve yeni nesil sporların dünya ulusları tarafından yeterince tartisilmadan organizasyonlara dahil edilmesi bir başka tezatligi ortaya koymaktadır.

Türkiye’de bir çok kesim, yazar ve spor adamı ” spor sadece spor değildir” diyerek uzun yıllardan beri bu saçma fikirlerin gerçek spora zarar verdiğini haykırip durmaktadır.

Dolayısıyla bizim kendi ülkemizde de bazı spor örgutlenmelerinde bu tarz manipülasyonlarla sık sık karsılasmaktayız.

Bakınız, kendi ulkemizde bile bir çok spor örgüt seçimlerindeki hak ve hukuka yeterince uymayan kazanımlar mahkemelere taşınmakta seçimler iptal edilmektedir.

Dün itibariyle geçmiş dönemde faaliyet yapan ismi bizde saklı bir federasyonun başkanı ve yönetiminden bazı kişiler hakkında Ankara ağir ceza mahkemesi dogrudan dava açtı.

Yani, kendi ülkemizde bile bir çok şeyi yaparken bazı şeyleri elimize yüzümüze bulaştiriyoruz.

Bu yapıların içinde işini hakkıyla yapan başkan ve yönetimleri tenzih ederek söylüyorum ki, bu ülkede “yargı çoğu zaman ağır aksak işlesede ama sonunda mutlaka doğru bir karar verir”

Ve kamu parası ve Kamu gücüyle o koltuklarda oturarak ahkam kesen bazı zer zevatlarda mutlaka Devletin adalet terazisin de tartılırlar.

Günah ve sevaplarınin dara’sı ortaya dökülür.

Birkez daha buradan ilan ediyorum ki, bazı kişilerin işlediği hatalar uluslar arası boyutta paraya çevrilmek üzere, baziların da gecmiste olduğu gibi uluslararası spor orgutlenmelerinde adaylıkları askıya alınmaktadır.

Yine söylüyorum ki, kıymetli arkadaşlar bransinızla ilgili uluslararası ve ulusal mevzuatlarınızı iyi inceleyin, iyice okuyun, muğlaklik konularında bir bilene danışın, sizlerin oturdukları koltuklar ve bütçeleriniz Devletin size emanet ettigi şeylerdir.

Devlet dediğimiz organizasyonel yapı herkesi bilir ve takip eder, yani suçluyu da çok iyi bilir, suçsuzu da.

Sanmayın ki, bizi kimse görmüyor.

Sakınasınız ki, (doğru yöneticiler müstesna) sirtlarimizi dayadik dediğiniz, istedigimiz aklı aldı, bize birşey olmaz diye zannettiginiz hiç kimse size sahip çikmaz, çıkamaz.

Suç bireyseldir anca, eğer o suç zincirleme işleniyorsa biliniz ki, evdeki çocuklarınız bile size el olur.

“Güzel ülkemin, güzel insanları Kalın sağlıcakla”ınız