web analytics

HEKİM HATALARINDA (MALPRAKTİS) HUKUKİ HAKLARINIZI BİLİYOR MUSUNUZ?

Yayınlama: 15.07.2023
A+
A-
Çukurova Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 2020 yılında mezun olan Nupel Dicle Oyur, 2021 yılında zorunlu stajını bitirerek Diyarbakır’da İdare Hukuku, Ceza Hukuku, İş Hukuku, Tazminat Hukuku ve Aile Hukuku gibi alanlarda çok yönlü bir şekilde avukatlık mesleğini icra etmektedir. Avukatlık mesleğinin yanında tiyatro oyunculuğu da yapmış ve aynı zamanda birçok gönüllü davaya katılmış Oyur, hukuk ve adalet sistemine dair merak edilenlerle Gazetemizde, okurlarıyla buluşuyor.  

HEKİM HATALARINDA (MALPRAKTİS) HUKUKİ HAKLARINIZI BİLİYOR MUSUNUZ?

Avukat Nupel Dicle OYUR bu haftaki yazısında hekim hataları yüzünden olumsuz yönde sağlığı etkilenen hastaların hukuki haklarını bizimle paylaştı.

Malpraktis Nedir?

Malpraktis (ya da tıbbi hata olarak da bilinir), bir sağlık profesyonelinin veya sağlık kuruluşunun, tıbbi standartlara uygun olarak davranmama sonucunda hastaya zarar vermesi durumudur. Malpraktis genellikle bir doktorun, hemşirenin, diş hekiminin veya diğer sağlık çalışanlarının tıbbi tedavi, tanı veya bakım sürecinde bir hata yapması veya ihmal etmesiyle ilişkilidir.

Malpraktis olayları farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Örneğin, yanlış teşhis koymak, uygun olmayan bir tedavi yöntemi uygulamak, ameliyat sırasında bir hata yapmak, ilaç dozunu yanlış ayarlamak veya hastayı yeterince bilgilendirmemek gibi durumlar malpraktise örnek olarak verilebilir.

Malpraktis vakaları ciddi sonuçlara yol açabilir ve hastaların sağlıklarını olumsuz etkileyebilir. Bu tür durumlarda, hastalar bu alanda çalışan bir avukattan destek alıp, hukuki yollara başvurarak zararlarını tazmin etme hakkına sahiptir.

Malpraktis, tıbbi hataların sonucunda ortaya çıkan bir terim olsa da, benzer şekilde diğer mesleklerde de benzer durumlar yaşanabilir. Örneğin, avukatların hukuki bir davanın yürütülmesi sırasında hata yapması veya mühendislerin inşaat projesinde yanlış hesaplamalar yapması da malpraktis olarak değerlendirilebilir. Ancak, terim genellikle tıbbi hataları ifade etmek için kullanılır.

Her Doktor Hatası Malpraktis Olarak Kabul Edilir Mi?

Hayır, her doktor hatası malpraktis olarak kabul edilmez. Malpraktis, bir doktorun veya sağlık çalışanının tıbbi standartlara uygun olarak davranmama sonucunda hastaya zarar vermesi durumunda ortaya çıkar. Bir doktor hatası, bir malpraktis olması için belirli kriterleri karşılamalıdır. Bu kriterler şunlardır;

Tedavi Standartlarının İhlali: Doktor, tıbbi standartları veya kabul edilen uygulamaları ihlal edecek şekilde davranmış olmalıdır. Diğer bir deyişle, benzer bir durumdaki diğer doktorların aynı durumda nasıl hareket edeceğine kıyasla, doktorun davranışı uygun olmayan bir şekilde farklılık göstermelidir.

Zarar: Doktorun hatası, hastaya zarar vermelidir. Hatalı tedavi veya yanlış teşhis nedeniyle hastanın sağlığı olumsuz etkilenmiş veya zarar görmüş olmalıdır.

Nedensellik İlişkisi: Doktor hatası doğrudan hastanın zararına neden olmalıdır. Başka bir deyişle, hatanın yapılmaması durumunda, hastanın zarar görmeyeceği açık olmalıdır.

Malpraktis iddiaları genellikle hukuki süreçlere tabidir ve bir mahkeme veya tıbbi değerlendirme kurulu, bir doktorun hatasının doktor hatası kapsamında mı yoksa komplikasyon kapsamında mı olduğuna karar verir. Her doktor hatası malpraktis olarak değerlendirilmez, ancak hastaların haklarını korumak ve tıbbi hataların sorumluluğunu belirlemek için malpraktis iddiaları değerlendirilir.

Peki, Komplikasyon Nedir?

Malpraktis davalarında komplikasyon, tıbbi bir işlemin beklenen sonuçlarından sapması veya beklenmeyen bir durumun ortaya çıkması anlamına gelir. Komplikasyonlar, bir doktor veya sağlık çalışanının malpraktis yapmasıyla ilişkili olmayabilir. Tıbbi prosedürler veya tedaviler her zaman risk içerir ve bazı durumlarda beklenmedik sonuçlar ortaya çıkabilir.

Malpraktis davalarında, hastalar genellikle bir doktorun veya sağlık kuruluşunun hatasının neden olduğu zararları tazmin etmeye çalışırken, savunma tarafı komplikasyonları gerekçe gösterebilir. Savunma, komplikasyonların beklenen riskler olduğunu ve doktorun uygun standartlara uyduğunu iddia edebilir. Bu durumda, mahkeme veya jüri, doktorun veya sağlık kuruluşunun hatasıyla ilişkili bir komplikasyonun olup olmadığını değerlendirebilir.

Bir malpraktis davasında, bir komplikasyonun malpraktis olup olmadığını belirlemek zor olabilir. Genellikle, bir uzmanlık alanının standartlarına uygun şekilde hareket etmeyen bir hata veya ihmalkârlık olduğunda malpraktis olduğu kabul edilir. Ancak, bir komplikasyonun sadece beklenen bir risk olduğu ve bir hata veya ihmalkârlık olmadığı kanıtlanabilirse, malpraktis olmadığı sonucuna varılabilir.

Malpraktis davaları karmaşık hukuki süreçlerdir ve her durumun kendine özgü faktörleri vardır. Her bir dava ayrı ayrı incelenir ve tarafların savunmaları sunulduktan sonra mahkeme tarafından karara bağlanır. Bu nedenle bu alanda çalışan bir avukatla bu süreci yönetmek, hak kaybı yaşanmaması adına çok önemlidir.

MALPRAKTİSLE KARŞI KARŞIYA KALDIĞINIZDA, HANGİ DAVALARI AÇABİLİRSİNİZ?

Malpraktis Nedeniyle Yaralanma Sonucu Tazminat Hakkı

Tıbbi hekim hatası sonucunda malul kalan veya sakatlanan bir kişi, kendi adına maddi tazminat davası açabilir. Bu durumda, maluliyet durumuna bağlı olarak sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik, bakıcı giderleri ve tedavi giderleri gibi zarar kalemlerinden kaynaklanan maddi tazminat talep edilebilir. Ancak, her olayın somut şartlarına bağlı olarak bu tazminatlar talep edilebilir.

Hastanın yaralanması veya malul kalması durumunda, eşler, çocuklar, kardeşler ve anne-babalar gibi akrabaların maddi tazminat hakları bulunmamaktadır. Ancak, manevi tazminat davası açma hakkına sahiptirler. Bu durumda, dava hakkı ve talep edilebilecek manevi tazminat miktarı, olayın somut durumuna göre değişiklik gösterebilir.

Önemli bir nokta, bu bilgilerin genel bir açıklama olduğudur ve her durumun kendine özgü olduğunu unutmamalısınız. Tıbbi hekim hatası durumunda tazminat talep etmek için delillerin, dokümantasyonun, uzman görüşlerinin ve diğer kanıtların sunulması gerekmektedir. Bu nedenle, bir hukuki danışmandan destek almak ve profesyonel bir avukatla çalışmak, tazminat talebi sürecini etkin bir şekilde yönetmenize yardımcı olacaktır.

Malpraktis Nedeniyle Ölüm Halinde Hasta Yakınlarının Tazminat Hakları

Tıbbi hekim hatası sonucunda bir kişinin ölümü durumunda, vefat eden kişinin yakınları (anne, baba, çocuk, eş) maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Ancak, kardeşler vefat edenden destek aldıklarını ispatlayamadıkları sürece sadece manevi tazminat davası açabilirler. Dava hakkı ve tazminat miktarı, her bir olayın özgün koşullarına bağlı olarak değişebilir.

Bu tür bir davanın sonucunda, maddi tazminat talebi, ölen kişinin destek sağladığı yakınları tarafından yapılabilir. Maddi tazminat, kaybedilen destek ve gelirleri içerebilir. Manevi tazminat ise, duygusal acı, kayıp, üzüntü ve diğer duygusal zararlar için talep edilebilir.

Her bir durumun kendine özgü faktörleri dikkate alınarak, mahkeme tazminat miktarını belirler. Tazminat miktarı, ölen kişinin yaşam durumu, geliri, ailesiyle ilişkisi, destek sağladığı şekli ve diğer etkenler göz önünde bulundurularak belirlenir. Mahkeme, delilleri ve sunulan kanıtları değerlendirerek adil bir tazminat miktarı tespit etmeye çalışır.

Tıbbi hekim hatası sonucunda ölüm durumunda, tazminat davası sürecinde bir avukatın rehberliği ve hukuki danışmanlık almak önemlidir. Hukuk sistemine göre adım atmak, haklarınızı korumak ve adil bir tazminat talep etmek için profesyonel yardım almanız önemlidir.

Tıbbi Uygulama Hatasında Hekimlerin Cezai Sorumluluğu

Hatalı hekim uygulamasından kaynaklanan sonuçlara bağlı olarak, kasıt halinin olmadığı durumlarda taksirle yaralama, taksirle öldürme ve görevi kötüye kullanma suçları ortaya çıkabilir.

Taksirle işlenen suçlarda, failin hareketi olmasaydı gerçekleşmeyecek olan bir sonuca neden olduğu kabul edilirse, nedensellik bağının olduğu varsayılır. Örneğin, failin taksirli hareketi olmasaydı ölümün gerçekleşmeyeceği sonucuna ulaşılıyorsa, nedensellik bağı mevcut kabul edilir. Taksirli suçlarda aranan, objektif olarak isnat edilebilirlik, dikkat ve özen yükümlülüğünün ihlali sonucunda neticeye neden olunmasıdır. Eğer fail, gerekli dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmiş olsaydı netice gerçekleşmeyecekti denilebiliyorsa, bu durumda netice failin sorumluluğuna atfedilebilir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 257/2. maddesinde düzenlenen suç ise genel kast ile işlenebilen bir suçtur. Yani, ihmali davranışın bilerek ve isteyerek gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Görevle bağlantılı yükümlülüğün ihmali sonucunda bir kişinin ölümü veya yaralanması meydana gelirse, kişi görevi kötüye kullanma suçundan cezalandırılamaz. Bu durumda, ihmali davranışla işlenmiş olan öldürme veya yaralama suçunun kabul edildiği görülmektedir.

Görevi ihmal suçunun oluşabilmesi için, görevin gereklerine uymama veya gecikme tek başına yeterli değildir; ayrıca bu ihmali hareketler sonucunda kişilerin zarar görmesi, kamunun zararına neden olunması veya kişilere haksız bir kazanç sağlanması gerekmektedir. Bu nedenle, kamu görevinin gerekliliklerine aykırı hareketin, kişilerin mağduriyetine veya kamunun ekonomik zararına yol açması veya kişilere haksız bir kazanç sağlanması durumunda görevi kötüye kullanma suçu ortaya çıkabilir.

Hekimlerin cezai sorumluluğu, suçun unsurlarının varlığına ve kanıtlanmasına bağlıdır. Soruşturma ve yargılama süreçlerinde, delillerin değerlendirilmesi ve mahkeme kararlarıyla hekimlerin cezai sorumluluğu belirlenir. Cezai sorumluluk, sadece tıbbi uygulama hatalarında değil, aynı zamanda kasıtlı olarak gerçekleştirilen suçlarda da söz konusu olabilir.

Bir avukat, tıbbi uygulama hatası iddialarıyla ilgili olarak hasta veya hasta yakınlarının haklarını korumak ve yasal süreci yönetmek için önemli bir destektir. Avukatlar, delilleri toplamak, dava sürecini yönetmek, mahkemede temsil etmek ve tıbbi uzmanlardan görüş almak gibi konularda yardımcı olabilir.

 

 

 

 

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.