Ölü insan eti yeme geleneği hep Afrikalılara ve Batı dışı toplumlara mal edilmiştir ama bizzat Avrupa’nın insan eti ve kanı tüketme alışkanlığını -hem de saraylarda- dile getirmek adeta bir tabudur.
MUSTAFA ARMAĞAN/tvturk.net
Yamyamlık mı? Afrikalı ilkeller yapar onu, Avrupalılar asla!
Binlerce karikatür görmüşsünüzdür Afrikalıların yamyamlığı üzerine ama Avrupalılarınki hakkında bir tek örnek bulamazsınız. Oysa arkeologların yakınlarda yapılan araştırmalar bize İngiltere ve Fransa gibi Avrupa ülkelerinde ilkçağda bazı kapların içerisinde pişirilmiş insan eti ve kemik parçaları bulunduğunu göstermektedir.
Dr. Richard Sugg Mumyalar, Vampirler ve Yamyamlar (Mummies, Vampires and Cannibals) adlı kitabıyla 18. yüzyıl dahil Avrupa saraylarında hanedanlar ve aristokratlar arasında insan kanı, insan eti, insan yağı ve insan kemiği (mumyalar dahil) tüketildiğine dair sarayların arşiv belgelerini ortaya koydu. Buna “ceset tıbbı” deniliyormuş. Ayrıca genç birinin baltayla idamından sonra akan kanın bir kovaya toplanması için saraydan görevlilerin gönderildiğini ve mahkûmun kafası kesildikten sonra saraya getirilen kanın yaşlı kralı veya kraliçenin yemeklerine gençlik iksiri olarak katıldığını belgelerle açıkladı.
Fakat bir olay var ki hem daha yakın tarihli hem de Hollanda Başbakanının başından geçmiş olması dolasıyla hepsini bastıracak kadar merak uyandırıcıdır.
Ressamların tasvirine göre cesetleri parçalama hadisesi böyle cereyan etti.
Osmanlı Devleti Köprülüler döneminde yaşarken Avrupa’nın kuzey batısında ilginç olaylar cereyan etmekteydi. Hollanda tahtında Oranj hanedanı oturmaktadır ama eyaletlerin seçtiği ‘Başbakan’ (Great Pensionary) John de Witt, İngiliz çağdaşı Oliver Cromwell gibi kralın mutlak iktidarını sınırlamaya adamıştır ömrünü. Hanedanın iktidarı karşısına halkın temsilcisi olarak cesaretle dikilmektedir.
Aynı 1672 yılının güzünde John de Witt adlı bu çok yetenekli entelektüel lider –meşhur filozof Spinoza’nın da arkadaşıydı-, kardeşi Cornelius ile birlikte patlak veren bir ayaklanmada önce tüfekle vurulacak, ardından idam edilecek, dahası öfkesi dinmek bilmeyen düşmanlarının hücumuna uğrayan cesetleri kurbanlık hayvanlar gibi önce ayaklarından asılacak, ardından indirilerek cinsel organları, ciğerleri ve kalplerine varıncaya kadar paramparça edilecek, nihayet koyun veya sığırlar gibi parçalara ayrılan vücutları hıncını alamayan kalabalıktan birileri tarafından pişirilerek afiyetle yenilecekti. Evet, yenilecekti!…
Vücutları parçalanan Witt kardeşler.
Hemen ‘Bu bilginin kaynağı nedir? diye soracaklar buyursun: Hem de Cambridge Üniversitesi Yayınları tarafından 2002 yılında yayımlanan California, Wisconsin ve Rutgers üniversitelerinde tarih dersleri veren profesör Herbert H. Rowen’ın, John De Witt: Statesman of the “True Freodom” adlı kitabının 218. sayfasına baksınlar zahmet olmazsa.
Anlattıklarımızı kafalarında Hollanda ile, genelde Avrupa ile yamyamlığı bir araya getiremeyen okurlarımız şaşırmış olabilir ama unutmayalım ki, düşünmek şaşırmakla başlar.