Konuyla ilgili olarak The Jerusalem Post gazetesinde yayımlanan kapsamlı bir analizde İran’ın bu saldırı stratejisinin ardındaki gerekçelere detaylı biçimde yer verildi.
Analize göre, İran bu saldırılarla doğrudan İsrail’in hava savunma sistemlerini test etmeyi ve onları yıpratmayı amaçlıyor. Özellikle gece saatlerinde gerçekleştirilen saldırılar, savunma sistemlerinin etkinliğini sınamak ve sistem operatörlerini sürekli teyakkuzda tutarak yorgun düşürmek için ideal zaman dilimi olarak seçiliyor.
İsrail’in halihazırda kullandığı “Demir Kubbe” (Iron Dome), “David’s Sling” ve “Arrow” sistemleri gibi gelişmiş hava savunma mekanizmaları, saldırılar karşısında sürekli alarm durumuna geçmek zorunda kalıyor. İran, bu sistemlerin sınırlı sayıda mühimmatla çalıştığını ve sürekli kullanımla birlikte yavaşlama veya zaaf gösterebileceğini düşünüyor. Dolayısıyla gece saatlerindeki saldırılar, teknik bir baskı yaratmakla kalmıyor; aynı zamanda sistemlerin dayanıklılığını ve İsrail’in savunma altyapısının sürdürülebilirliğini sorgulatıyor.
Ancak bu saldırıların yalnızca askeri hedeflerle sınırlı olmadığı çok açık. İran aynı zamanda toplum psikolojisini de hedef alıyor
Tel Aviv gibi kalabalık ve dinamik bir şehirde, sürekli siren sesleri, sığınaklara yönlendirmeler ve patlama ihtimali, günlük yaşamın olağan akışını bozuyor. Uykusuzluk, stres ve belirsizlik hali halk üzerinde yıpratıcı bir etki bırakıyor. İran bu yöntemi, İsrail toplumunun moral direncini kırmak ve hükümete olan güveni sarsmak için bilinçli biçimde kullanıyor.
İran’ın bu saldırılara verdiği isim de dikkat çekici: “Asıl Vaat Operasyonu-3”. Bu başlık altında yürütülen operasyonların amacı yalnızca misilleme değil; aynı zamanda bölgesel dengeleri şekillendirmeye dönük bir güç gösterisi olarak sunuluyor.
Tahran yönetimi, bu operasyonlarla bir yandan kendi askeri kabiliyetlerini sahada test ediyor, diğer yandan bölgedeki tüm aktörlere bir mesaj vermeyi hedefliyor: “İran sessiz kalmaz, gerektiğinde menzilini uzatır ve doğrudan kalbinize dokunabilir.” İsrail topraklarına yönelik gerçekleştirilen bu gece saldırıları, sadece savunma değil, stratejik bir caydırıcılık mekanizması inşa etmenin de parçası.
İsrail tarafı ise bu saldırılara karşılık olarak hem askeri açıdan hazır durumda olduğunu vurguluyor hem de diplomatik cephede müttefik desteğini artırma çabasında. Ancak gece saatlerinde art arda yaşanan saldırılar, güvenlik mekanizmalarının hem fiziksel hem de moral yükünü artırıyor.