“Ayetullah, Orta Doğu’da yıkıcı bir proje yürütüyor. Bu adam Doğu’nun Hitler’i. Hitler’in Avrupa’da yarattığı yıkımı, şimdi İran lideri bölgemize taşımaya çalışıyor. Dünya, Hıtler’i çok geç fark etti. Bu sefer aynı hatayı yapmamalıyız.”
İsrail’le yakın teması ve Gazze’deki trajediye karşı suskunluğuyla eleştirilen Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, bu kez İran’a karşı sert çıktı. İsrail’e karşı tek kelime etmeyen, Gazze halkının dramına sessiz kalan Bin Selman, İran’ın dini liderini Adolf Hitler’e benzetti.
Gazze’de binlerce insan ölürken pasif kalan ve diplomatik sessizliğini bozmayan Riyad yönetiminin, İran’a karşı bu denli sertleşmesi dikkat çekti. Uluslararası kamuoyu, Prens’in bu çifte standardını sorgularken, açıklamaların zamanlaması da manidar bulundu.
Muhammed bin Selman, İran’ın nükleer silah çalışmalarına da net bir yanıt verdi:
“Biz nükleer silah istemiyoruz. Ama İran böyle bir bomba üretirse, Suudi Arabistan da aynı şekilde karşılık verir. Bu bir tercih değil, bölgesel güvenliğin gereğidir.”
Prens’in bu sözleri, sadece Tahran’a değil, Washington ve Batı dünyasına da uyarı niteliğinde. İran durdurulmazsa, Körfez’de yeni bir nükleer yarışın fitilinin ateşlenmesi kaçınılmaz olabilir. Suudi Arabistan’ın İsrail’le örtülü iş birliği ise giderek alenileşiyor.
Analistler, bu açıklamaların Riyad’ın diplomatik yöneliminde büyük bir kırılma anlamına geldiğini belirtiyor.
Gazze konusunda sessiz, İran konusunda sesini yükselten Suudi Arabistan… Peki bu söylem Ortadoğu’da barış mı getirecek, yoksa yeni çatışmaların habercisi mi olacak söylemek zor .
Kısacası, Gazze’nin dumanı tüterken, Suudi Arabistan yeni bir rol arayışında. İran’a Hitler benzetmesi ise sadece bir diplomatik salvo değil; bölgede köklü bir değişimin ilanı gibi yankılandı. Orta Doğu, tarihi bir dönemece daha mı giriyor?
Bölge yeni bir nükleer eşikte… Kartlar yeniden dağıtılıyor.