İmamoğlu’nun açıklamalarının en dikkat çeken bölümü, Kılıçdaroğlu’na yönelik “Büyük bir ihanete uğrama duygusuyla karşı karşıyayım. Çok içimi yaktı. Suçlu ilan ediliyorsam, en büyük suç ortağım Kemal Bey’dir” sözleri oldu. Cezaevinde zor şartlar altında demokrasi mücadelesi verdiğini vurgulayan İmamoğlu, Kılıçdaroğlu ile yıllarca birlikte yürüdükleri bu yolda yalnız bırakıldığını ima etti.
İmamoğlu, CHP içinde kendisine yönelik başlatılan miting ve destek eylemlerine Kılıçdaroğlu’nun “doğru bulmuyorum” diyerek mesafe koymasını da sert biçimde eleştirdi. “Bu sözler insanı derinden yakar. Oysa geçmişte Adalet Yürüyüşü’ne öncülük eden bir genel başkandan çok daha net ve cesur çıkışlar beklerdim” dedi. Bu çıkış, partideki birçok kesimde Kılıçdaroğlu’nun pasif tutumunu sorgulayanların sesini daha da yükseltti.
İmamoğlu, Kılıçdaroğlu ile cezaevinde yaptığı görüşmede son kurultayın temizliğini bizzat onun da kabul ettiğini söyledi. “Kurultayı birlikte yönettik. Temiz miydi, dedim, ‘Tabii ki öyle’ dedi. O zaman bu karalama kampanyasına karşı sizin ses yükseltmeniz gerekir” sözlerini kullandı. Ancak Kılıçdaroğlu’nun “Mahkeme kararını bekleyelim” yaklaşımının kendisini hayal kırıklığına uğrattığını belirtti.
İmamoğlu, açıklamalarında “Yol ve kader arkadaşlığı böyle yarı yolda bırakmakla olmaz” diyerek Kılıçdaroğlu’nu doğrudan sorumluluk almaya çağırdı. “Bu mücadelenin içindeyseniz, bedel ödeyenin yanında dimdik duracaksınız. Kendi başına bırakmak olmaz. Ben vatanım için bu bedeli ödüyorum, siz de bu mücadelenin ortağı olarak sorumluluk almalısınız” ifadelerini kullandı.
CHP kurultayının geçersiz sayılmasına ilişkin yargı süreci hakkında da konuşan İmamoğlu, parti içindeki bazı isimlerin bu karara boyun eğmeye hazırlandığına dair iddialara sert tepki gösterdi. “Bu kararı içine sindirenler, tarihi bir utançla anılır. Lanetlenirsiniz. Tenezzül etmeyin” diyerek hem parti yönetimine hem de muhalif seslere güçlü bir uyarıda bulundu.
Son olarak iktidara da mesaj gönderen İmamoğlu, “CHP, dışarıdan ele geçirilecek, diz çöktürülecek bir parti değildir. Seçimle geldiniz, seçimle gideceksiniz. Seçimle gitmeye razı olun” dedi. Bu sözler, hem partinin dış müdahalelere direneceği yönünde bir kararlılık göstergesi oldu hem de İmamoğlu’nun siyasi liderlik iddiasını güçlendiren bir çıkış olarak değerlendirildi.