web analytics

Göreve Gelemeden Mezara mı? İsrail, İran’ın Askeri Zirvesine Ölüm Mesajı Verdi!

Yayınlama: 17.06.2025
A+
A-

Ortadoğu, tarihinin en tehlikeli eşiklerinden birini yaşıyor. İsrail’in 13 Haziran’da başlattığı ve Yükselen Aslan adını verdiği saldırılarla başlayan savaş, beşinci gününde şiddetli şekilde sürerken, İsrail ordusundan gelen son açıklama bölgeyi daha da alevlendirdi: İran’ın sadece iki gün önce atadığı yeni Genelkurmay Başkanı, düzenlenen saldırıda öldürüldü.

Bu gelişme, İran’ın askeri komuta yapısında yaşanan dramatik ve ölümcül değişimin ikinci halkası oldu. İsrail, kısa süre önce de dönemin Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri’yi hedef almış ve öldürmüştü. Şimdi ise henüz görevine dahi tam anlamıyla başlamayan yeni Genelkurmay Başkanı’nın hayatını kaybettiği iddia ediliyor.

Savaşın Beşinci Günü: Kan, Füze, Misilleme

İsrail’in “Yükselen Aslan” saldırısıyla başlayan ve İran’ın “Gerçek Vaat 3” kod adıyla yanıtladığı savaşta bilanço ağırlaşıyor.

İsrail’in saldırılarında şu ana kadar aralarında üst düzey isimlerin de bulunduğu en az 224 İranlı hayatını kaybetti, bin 277 kişi yaralandı. Ölenler arasında İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Bakıri ve Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami de bulunuyor. Her iki isim de İran’ın savunma politikalarının mimarları olarak biliniyordu.

İran ise karşı saldırılarında İsrail’in hava savunma sistemini büyük ölçüde aşmayı başardı. “Gerçek Vaat 3” adı verilen füze misillemesi kapsamında fırlatılan onlarca füze, “Demir Kubbe” sistemini deldi. İsrail topraklarında 24 kişi hayatını kaybetti, 592 kişi yaralandı.

Bu sabah erken saatlerde İran’dan fırlatılan füzelerden ikisinin İsrail’in orta bölgelerine isabet ettiği bildirildi. Patlamalarda 10 kişi hafif şekilde yaralandı, ancak İsrail’in psikolojik üstünlüğü kaybettiğine dair tartışmalar şimdiden başladı.

İran: Askeri Kalbi Hedefte

İsrail’in ardı ardına İran Genelkurmay Başkanlarını hedef alması, savaşın askeri değil doğrudan lider kadrolara yönelik bir karakter kazandığını ortaya koyuyor. İran’ın askeri doktrinini şekillendiren kilit isimlerin art arda kaybedilmesi, hem operasyonel refleksleri zayıflatıyor hem de Tahran’da moralleri çökertiyor.

İranlı kaynaklar, yeni Genelkurmay Başkanı’nın adı ve ölümü hakkında resmi bir açıklama yapmazken, olayın İran içinde sert iç hesaplaşmalara neden olduğu ifade ediliyor. Üst düzey kaynaklar, Tahran yönetiminin “gizli suikast zinciri” ile karşı karşıya kaldığını, bu nedenle bazı bilgiler üzerinde kasıtlı sessizlik stratejisi yürütüldüğünü ileri sürüyor.

Tel Aviv: “Mesaj Verildi”

İsrail tarafında ise üst düzey bir askeri yetkili, “Her atanan komutan, bir tehdit değilse bile potansiyel bir tehdittir. Bu bölgede görev, sadece masada oturmakla değil; ne zaman ve nasıl masadan kaldırılacağını bilmekle ilgilidir,” sözleriyle operasyonun gerekçesini net biçimde ortaya koydu.

İsrail istihbarat birimleri, İran’ın her yeni askeri yapılanmasının, özellikle Suriye ve Lübnan’daki vekil güçlere destek sağlayacağını düşündüğü için komuta zincirini hedef alıyor. Bu stratejiyle, İran’ın yayılmacı askeri hedeflerini henüz doğmadan etkisiz kılmak amaçlanıyor.

Uluslararası Kriz Derinleşiyor

Bu savaşın yankıları sadece Tahran ve Tel Aviv hattında değil, Washington, Moskova, Pekin ve Brüksel gibi diplomatik merkezlerde de hissediliyor. BM Güvenlik Konseyi, acil toplantı çağrısı yaparken, birçok ülke bölgedeki vatandaşlarını tahliye etmeye başladı.

Öte yandan, savaşta kullanılan ileri teknoloji füzeler ve hassas hedefleme kabiliyeti, sadece iki ülke arasında değil, olası bir bölgesel savaşa kapı aralayabilecek potansiyele sahip.


İran’ın yeni Genelkurmay Başkanı, daha görev masasının sıcaklığı geçmeden “ölüm listesine” eklendi. Bu durum, savaşın artık geleneksel çatışma sınırlarını çoktan aştığını gösteriyor. Hem İsrail hem İran, karşılıklı olarak askeri kalplerine hançer saplamaktan çekinmiyor. Ve bu tehlikeli oyunda her yeni gün, yeni bir mezar kazılmasına neden oluyor.

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.