Geçtiğimiz günlerde Mısır Refah Kapısı’na, dünyanın dört bir yanından gelen vicdan sahibi insanların düzenlediği eylem, Mısır kolluk kuvvetleri tarafından engellendi. Yapılan müdahale, İsrail polisinin sertliğini aratmadı.
Bu olayın hemen ardından birçok ahlaklı ve vicdanlı insan kendi imkânlarıyla bölgeye ulaştı. Ancak İsrail’in memuru konumundaki Sisi, gelen aktivistleri üst makamların talimatıyla apar topar ve hukuksuzca müdehale ederek ülkeden deport etti.
Bu sivil itaatsizlik İsrail’i paniğe düşürdü. Dünya kamuoyunun yönünü değiştirme potansiyeli taşıyan bu eylem, belki de sonrasında devreye alınacak büyük planları erkene aldırdı. İsrail, İran’ı bombalayarak Gazze için planlanan bu sivil itaatsizlik hareketinin üstünü örtmeye çalıştı. Büyük bir başarı gözlerden kaçırıldı.
Evet, gerçekten de dünyanın dört bir yanından bu eyleme katılan insanları, İsrail sırf Gazzeli olmadıkları için öldüremedi!
Eğer saldırmış olsaydı, bu yardımsever ve vicdanlı insanların ülkelerindeki halklar büyük bir sivil direniş başlatacak, bu da Gazze ablukasını kaldırmak adına tarihi bir fırsata dönüşecekti.
Ne yazık ki, işbirlikçi ve hainler yüzünden bu eylem tamamlanamadı ve başarı kıl payı elimizden kaçtı. Ama inancımızı ve mücadele ruhumuzu kaybetmedik! Yeniden, daha güçlü bir eylem yapılmalı ve tüm ahlaklı, vicdanlı insanlar tarafından desteklenmelidir.
Şu anki siyasi konjonktüre baktığımızda, ülkeler kendi iktidar ve menfaatleri doğrultusunda uluslararası anlaşmaları bahane ederek İsrail’e karşı harekete geçmemekte, yapılanları meşru görmesede, karşı müdefa yapmadığı için bu zulme ortak olmaktadır. O halde bize düşen, bu eylemleri daha da hızlandırmak ve büyütmektir.
Nasıl mı?
Unutmayalım ki akıl, imkâna tabidir. Cesaretin ise güce ihtiyacı yoktur!
Bu düşünceyle, mevcut imkânlarla deniz yolu üzerinden 1000-1500 tekne ve gemiyle Türkiye’nin Mersin Limanı’nda veya açıklarında toplanıp aynı anda harekete geçerek Gazze’ye ulaşmak mümkün. Mağrip ülkeleri tarafından da destek verilirse, 2000 gemi ve tekneyle bu abluka kesinlikle delinir!
İsrail de biliyor ki farklı ülkelerden, özellikle Batılı ülkelerden gelen sivillere zarar vermek, Müslümanları öldürmek kadar “kolay” değil!
Ahlak, dinden önce gelir. Vicdanlı ve fedakâr insanlara dokunmalı, onları harekete geçirmeliyiz.
Çünkü Mısır Refah Kapısı’nda bunu gördük. Bir avuç insanın korkusu, İsrail’i İran’a saldırmaya sevk etti. İsrail bunu silahsız insanların korkusuyla yaptı!
Bazen bir fikir, bir istek ve bir eylem; topun, tüfeğin, tankın yapamadığını başarır.
Tıpkı şu sözde olduğu gibi:
“Bir çivi bir nalı,
Bir nal bir atı,
Bir at bir komutanı,
Bir komutan bir orduyu,
Bir ordu koca bir ülkeyi kurtarır!”
Bizim çivimiz fikrimiz, atımız hareketimiz, komutanımız vicdanımız, ordumuz adalet, kurtarmak istediğimiz ülke ise Gazze olsun, inşallah…
Artık bölgede eş zamanlı, birbirine bağlantılı ve koordineli büyük bir uyanışı başlatalım!
Hayat onların, ölüm bizim olsun…
Güçlü olan değil, sabreden kazansın!
Bu bölgeye cesaret verecektir ve adını bilmediğimiz bir çok kitleyi harekete geçirecek ve dünya geneli bir eyleme dönüşecektir.Bugün aşiretler karadan hareket’e geçtiyse elbette bunun içinde tepkisiz kalmayacaklardır!
Unutmayın Herkes, her yerde Türkiye’nin bir emrini, bir eylemini beklemektedir.!