Bir sabah uyanırsın ve seni anlatmayan bir haber adının yanında gururla durur. Sessiz kalırsan, o yalan senin gerçeğin olur. Artık internette adımız, bizden önce konuşuyor. Bazen iyi şeyler fısıldıyor; başarılar, yazılar, ödüller… Ama bazen, hiç olmadığımız bir kişinin sesiyle konuşmaya başlıyor. Birileri, sizin adınızı bir cümlede geçiriyor ve sonra o cümle sonsuza kadar orada kalıyor. O yalan, algoritmaların içinde kendine güvenli bir yer buluyor. Peki biz? Biz kendimize güvenli bir alan bulabiliyor muyuz?
Bu yazıda anlatmak istediğim şey, bir başkasının dijital kalemiyle yazılan yalanları silmenin mümkün olduğu. Evet, bazen gerçekten mümkün. Çünkü hukuk, bu dijital çöplüğe karşı elimizdeki en güçlü temizlik fırçası. Yeter ki kullanmayı bilelim.
Dijital ortamda yayılan her bilgi, doğru olmak zorunda değil. Ama ne yazık ki her yanlış bilgi, bir insanın hayatını değiştirebilir. İsminizin, geçmişte yaşadığınız bir olayla ya da hiç yapmadığınız bir şeyle yan yana yazılması; iş hayatınızı, sosyal çevrenizi ve en önemlisi de iç huzurunuzu darmadağın edebilir.
İşte bu noktada devreye giren temel kavram şu: kişilik hakları.
Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesi açık:
“Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden bu saldırıya son verilmesini isteyebilir.”
Yani, internette sizinle ilgili yapılan bir paylaşım, haber ya da yorum sizi küçük düşürüyor, karalıyor, özel hayatınızı ihlal ediyorsa; susmak zorunda değilsiniz. Hukuki yollarla bu içeriğin kaldırılmasını, yayılmasının durdurulmasını ve hatta bu eylemi yapan kişilere tazminat ödetilmesini sağlayabilirsiniz.
Başlangıç çok önemli. Önce, içeriği yayınlayan internet sitesine başvurmak gerekiyor. Bu bir haber sitesi, bir blog sayfası ya da sosyal medya olabilir.
Resmî ve açık bir dille, içeriğin neden hukuka aykırı olduğunu, sizi nasıl etkilediğini anlatan bir yazı yazmalısınız. Delilleri eklemeyi unutmayın: ekran görüntüsü, link, tarih…
Bazı durumlarda bu girişim yeterli olabilir. Ama çoğu zaman, siteler içerikleri kaldırmakta isteksiz davranıyor. İşte burada ikinci perde başlıyor.
5651 sayılı Kanun gereği, kişilik haklarınızın ihlali durumunda Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurabilirsiniz. Bu başvuruda:
ayrıntılarıyla anlatmalısınız.
Hakim, dosya üzerinden karar verir. Eğer içerik kişilik haklarını ihlal ediyorsa, “erişimin engellenmesine” ya da “içeriğin yayından kaldırılmasına” karar verir. Ve bu karar, BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) aracılığıyla uygulanır.
Google, dijital hafızanın en inatçı aynası. Ama temizlenemez değil. Google, Avrupa Birliği Adalet Divanı kararları doğrultusunda bireylerin dijital izlerini kontrol altına almasını sağlayan bir sistem sunmaktadır. Bu sistem, özellikle arama motorlarında kişilik haklarını ihlal eden içeriklerin kaldırılması için bireylere önemli bir başvuru hakkı tanımaktadır.
Google’ın içerik kaldırma sayfasından:
başvuru formuna ekleyerek gönderebilirsiniz.
Başvuru yapmak için ilgili bağlantı: support.google.com/legal
Başvuruda dikkat edilmesi gereken temel unsurlar şunlardır:
Google, bu başvuruları değerlendirirken, kamu yararı ile bireysel mahremiyet arasında hassas bir denge kurmaya çalışır. Bu nedenle, başvuru metninizin gerekçelendirilmiş, belgelerle desteklenmiş ve insan hakları perspektifiyle temellendirilmiş olması büyük önem taşır.
Unutmayın, bu bir algoritma değil; bir ekip inceliyor. O yüzden başvurunuzun dili net, hukuki ve duygusal şiddeti gösterecek kadar insanî olmalı.
Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın kararıyla gündeme gelen “Unutulma Hakkı”, bugün Türkiye’de de Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında dolaylı olarak tanınmakta.
Bu hak şunu söylüyor:
“Geçmişin seni ömür boyu yargılamasına izin verme.”
Yani artık kimse, on yıl önce yaşanmış bir olayla seni sonsuza kadar suçlayamaz. Herkes değişebilir. Herkes geçmişiyle barışabilir. Ve hukuk, dijital geçmişini silme hakkını sana tanır.
İspanyol bir vatandaş, yıllar önce yayınlanan bir borç haberi nedeniyle Google’da sürekli bu içerikle anılıyordu. Mahkeme “kişilik hakları, dijital aramalarda korunmalı” dedi. Google, bu kararla içerik silme sistemini kurmak zorunda kaldı.
Kamu görevlisinin eski bir soruşturma haberi yıllar sonra hâlâ yayındaydı. İçeriğin güncelliğini kaybettiği, kişilik haklarının ihlal edildiği tespit edildi. Erişim engeli kararı verildi. Bu karar, Yargıtay tarafından da onaylandı.
Fransa, Google’ın sadece Avrupa’da değil küresel çapta içerik kaldırması gerektiğini savundu. Mahkeme, “Avrupa sınırları içinde unutulma hakkı geçerlidir” dedi. Bu dava, içerik kaldırmanın uluslararası sınırlarla çatıştığını gösterdi.
Sosyal medyada yapılan iftira içerikli paylaşımlar için mahkeme, yalnızca içeriğin kaldırılmasına değil, yüksek manevi tazminat ödenmesine karar verdi. Gerekçede, “her yalan sadece bireyi değil, toplumu da yaralar” denildi.
Bazı durumlar vardır ki, sadece içeriğin kaldırılması yetmez. Kimi zaman yayılan bir yalan, o kadar büyük zarar verir ki, maddi ve manevi tazminat davası açmak gerekebilir.
Eğer içerikte:
bu bir suçtur. Savcılığa suç duyurusunda bulunabilir, ceza davası süreci de başlatabilirsiniz.
Dijital şiddet, görünmez bir suçtur. Ama etkisi gerçektir. İşini kaybeden, yalnızlaşan, psikolojik destek almak zorunda kalan binlerce insan var. Ve çoğu, sadece tek bir yalan haber yüzünden bunları yaşıyor.
İnternette yayılan gerçek dışı içerikler karşısında susmak, çoğu zaman bu içeriğin meşrulaşmasına yol açar. Hukuk, bu tür dijital saldırılara karşı bireylere etkin koruma sağlar. Yeter ki kişi, kendisine yöneltilen haksızlığa karşı susmasın, süreci başlatsın.
Unutmayınız: “Adalet sadece mahkeme salonlarında değil, internet tarayıcılarının satır aralarında da tecelli edebilir.”