Edirne F Tipi Cezaevi’nde yaklaşık sekiz yıldır tutuklu bulunan Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, İran-İsrail savaşı ve Türkiye’deki iç gelişmelere ilişkin kapsamlı ve dikkat çekici bir açıklama yayımladı. “Hamaset değil cesaret zamanıdır” başlığını taşıyan metinde, hem bölgesel hem de iç politikada radikal değişim ve cesur adımlar çağrısı yapan Demirtaş, Türkiye’nin iç barış ve demokrasi yolunda tarihî bir fırsatla karşı karşıya olduğunu belirtti.
Demirtaş, İran rejiminin uzun yıllardır halkına baskıcı politikalar uyguladığını ifade ederken, bu baskıların uluslararası bir müdahale için gerekçe olamayacağını vurguladı. İsrail’in İran’a yönelik askeri operasyonlarını “emperyal müdahale” olarak nitelendiren Demirtaş, bölgesel barışa ulaşmak için müzakere zeminine dönülmesi gerektiğini söyledi. Ortadoğu’da emperyal güçlerin kalıcı hale gelen müdahalelerinin bölge halklarını yıkıma sürüklediğini belirtti.
Demirtaş, Türkiye’nin bu kaotik süreçte hem içeride birlik sağlaması hem de dış politikada barışçı bir hat izlemesi gerektiğine dikkat çekti. Dört ana başlıkta çözüm önerileri sundu:
Demirtaş, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat tarihinde yaptığı silahsızlanma ve örgütün feshi çağrısına dikkat çekerek, bu sürecin provokasyonlara mahal vermeden ve vakit kaybetmeden tamamlanması gerektiğini savundu. “Bu süreç, ancak yüksek düzeyde çaba, cesaret ve ferasetle başarıya ulaşabilir,” dedi.
Siyasi saiklerle yürütülen yargılamaların toplumdaki adalet duygusunu zedelediğini ifade eden Demirtaş, tarafsız ve bağımsız bir yargı sisteminin tesis edilmesi gerektiğini söyledi. Özellikle seçilmiş belediye başkanlarının ve kamu görevlilerinin tutuklu yargılanmasının hukuk devleti ilkelerine aykırı olduğunu belirten Demirtaş, tahliyeler ve adil yargılama süreçleriyle bu sorunun çözülmesi gerektiğini vurguladı.
Demirtaş, emperyalizme karşı topyekûn bir duruşun önemine işaret ederek, “Unutulmasın ki emperyalizmin kazandığı her menfaat bizim kaybımızdır. Bizler, ortak vatanımızı savunmak için gerektiğinde Edirne’den Hakkari’ye kadar 86 milyonluk bir halk ordusuna dönüşürüz,” dedi. Toplumun etnik, dini, siyasi farklılıkları aşarak bir arada yaşama iradesi göstermesi gerektiğini ifade etti.
Demirtaş, Orta Doğu’daki savaşın kısa sürede sona ermeyeceği görüşünü dile getirerek, Türkiye’nin hem iç hem dış politikasını yeniden şekillendirmesi gerektiğini belirtti. Cumhurbaşkanlığı öncülüğünde TBMM’de tüm siyasi parti liderlerinin bir araya gelerek çalışma toplantısı yapmasını önerdi. Bu toplantıda ortak aklın hâkim kılınması ve yeni bir siyasal yol haritasının belirlenmesi gerektiğini savundu.
Demirtaş, açıklamasında ezberci, kindar ve intikamcı siyaset diline karşı uyarılarda bulundu. “Kendi iç meselelerimizi ancak karşılıklı güven ve kardeşlik ruhuyla çözebiliriz. Aksi tüm yollar felakete kapı aralar. Cesur ve samimi olacağız,” diyerek iç barışın sağlanmasının demokratik birlik açısından elzem olduğunu söyledi.
Açıklamanın sonunda Demirtaş, Türkiye’nin demokratik ve barışçıl bir ülke olarak etrafında barış ve güven kuşağı oluşturması gerektiğini belirtti. “Madem sözümüz Türkiye’dir, herkes için Türkiye’dir; o halde Türkiye’nin çevresinde barış ve güven ortamı kurmak bizim tarihî sorumluluğumuzdur,” diyerek, farklı toplumsal kesimlere uzlaşı çağrısını yineledi.
Selahattin Demirtaş’ın bu açıklaması, sadece bir cezaevi değerlendirmesi değil, aynı zamanda mevcut siyasi tabloya alternatif bir çözüm önerisi olarak da okunuyor. Barış sürecine yeniden dönüş, siyasi yargılamaların sona erdirilmesi ve demokratik uzlaşma çağrıları, Türkiye’nin önündeki muhtemel krizleri aşması için bir çıkış haritası sunuyor.