web analytics

Yeşil Alanlar Hareketlendi: İstanbul’da Yılan Sayısı Arttı!

Yayınlama: 25.06.2025
A+
A-

İstanbul’un kırsal ve yeşil alanlara yakın ilçelerinde yılan görülme sıklığının artması, hem merak uyandırdı hem de endişeye neden oldu. Özellikle Küçükçekmece, Arnavutköy, Sultangazi gibi bölgelerde vatandaşlar tarafından bildirilen yılan vakaları, yaz aylarının gelmesiyle birlikte daha da görünür hale geldi. Uzmanlar ise yılanların ekosistem açısından önemine dikkat çekerek, “zaruri olmadıkça öldürmeyin” uyarısında bulundu.

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Ormancılık Bölümü, Avcılık ve Yaban Hayatı Programı Öğretim Görevlisi Dr. Ergün Bacak, Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada, İstanbul’da gözlenen yılan hareketliliğinin iklimsel ve biyolojik nedenlere dayandığını söyledi.

“Yılanlar Ekosistemin Sessiz Koruyucuları”

Yılanların “soğukkanlı” canlılar olduğunu ve mayıs-haziran aylarında kış uykusundan uyanarak aktif hale geldiklerini belirten Bacak, bu dönemin onların üreme, beslenme ve hareketlilik açısından en yoğun olduğu zamanlar olduğuna işaret etti.

“Şu an hava sıcaklıkları aşırı seviyede değil. Bu nedenle yılanlar oldukça hareketli. Özellikle sulak ve yeşil alanlara yakın bölgelerde görülebiliyorlar. Hazer yılanı, eskülap yılanı, sarı yılan gibi türler İstanbul’da sık görülüyor. Çoğu zararsızdır ve farelerle mücadelede doğanın dengesini sağlarlar.”

Dr. Bacak, İstanbul’da zehirli yılan sayısının son derece sınırlı olduğunu da vurguladı:

“Sadece burunlu engerek olarak bilinen Vipera ammodytes türü zehirlidir. Ancak bu yılan yavaş hareket eder, insanlardan uzak durur ve boyu genelde yarım metre civarındadır. İnsanlar için genelde öldürücü değildir; sadece sağlık sorunu olanlar ve küçük çocuklar için risk oluşturabilir.”

“Yılan Görürseniz İtfaiyeye Bildirin, Öldürmeyin”

Dr. Bacak, yılanla karşılaşan vatandaşların kesinlikle panik yapmadan, yetkili kurumlarla iletişime geçmesi gerektiğini söyledi. Bu konuda İtfaiye, belediye birimleri ya da Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü gibi kurumların yılanı canlı şekilde alıp güvenli bir alana bırakabileceğini belirtti.

“Yılanları öldürmek, tarım ve doğa dengesi açısından çok büyük zararlar doğurur. Özellikle farelerle mücadelede yılanların rolü çok büyüktür. Fare istilası olduğu zaman çiftçiler milyonlarca lira kaybediyor. Yılanlar doğanın ücretsiz ilaçlama sistemidir. Onlara zarar vermek aslında kendimize zarar vermektir.”

Zehirli-Zehirsiz Yılanlar Nasıl Ayırt Edilir?

Zehirli ve zehirsiz yılanların göz yapılarından ayırt edilebileceğini anlatan Bacak, şu bilgileri paylaştı:

“Zehirli yılanların göz bebekleri kedilerdeki gibi dikeydir. Zehirsiz olanların ise daha yuvarlak göz bebekleri vardır. Ayrıca zehirsiz yılanlar daha hızlı hareket eder, daha gergin görünür. Hafif zehirli türler genelde yalnızca küçük kemirgenlere zehir enjekte eder, insana etki etmez.”

Yılan ısırığı durumunda yapılması gerekenleri de açıklayan Bacak, mümkün olan en kısa sürede tıbbi müdahale gerektiğini, özellikle büyük araştırma hastanelerinde panzehir bulunduğunu hatırlattı.


“Zehri Emerek Atmak Film Efsanesidir”

Ziraat Mühendisi Ömer Demir ise şehirlerde yılanların artan görülme oranlarını pandemiye bağladı. Demir’e göre, pandemi döneminde insanların uzun süre evde kalmasıyla birlikte doğadaki hayvanlar daha cesur şekilde şehir merkezlerine yöneldi. Boş kalan alanlara yılanların yerleştiğini belirten Demir, şu uyarılarda bulundu:

“Evlerin bahçeleri, taşlık alanlar, otluklar yılanlar için mükemmel saklanma yerleri. Bu alanların düzenli temizlenmesi, çalılıkların ve atıl objelerin kaldırılması yılanların yaklaşmasını engeller.”

Demir, yılan ısırıklarında halk arasında yaygın olan yanlış müdahalelere de değinerek şu ifadeleri kullandı:

“Zehirli bir yılan ısırığında, ısırılan yeri ağzınızla emmek filmlerde kalan bir efsanedir. Bu yöntem sizi de zehirleyebilir. En doğrusu, o bölgeyi sıkmak ve kanın bir miktar akmasına izin vererek hemen sağlık kuruluşuna ulaşmaktır.”


“Zorunda Kalınmadıkça Yılanları Öldürmeyin”

Demir, yılanlarla karşılaşıldığında öldürme refleksi yerine bilinçli yaklaşımın tercih edilmesi ve uzmanlara bildirmek gerektiğini belirtti:

“Yılan evinize ya da bağınıza girmiş ve doğrudan size tehdit oluşturuyorsa müdahale edebilirsiniz. Ama aksi halde doğadaki dengeyi bozmamak adına onları yaşam alanlarına bırakmak en doğrusudur. Yılanlar olmadan farelerle baş edemeyiz, ilaçsız tarım hayal olur.”

Demir, son olarak topraksız tarım ve yeşil alan planlamalarının yaygınlaşmasıyla birlikte şehir içindeki yılan yoğunluğunun da zamanla azalacağını belirtti.

İstanbul’da son haftalarda gözlenen yılan vakaları, aslında doğanın ve ekosistemin canlı bir göstergesi. Uzmanlar, korku ve endişeyle değil, bilgi ve bilinçle hareket edilmesini istiyor. Doğaya zarar vermeden, kontrollü ve bilinçli şekilde bu canlılarla bir arada yaşamak, hem insanlar hem de çevre için daha sağlıklı bir gelecek vaat ediyor.

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.