Bazı yerli ve yabancı sosyal medya hesaplarında, İran-Türkiye Bazargan Sınır Kapısı’nda olağan dışı bir yoğunluk yaşandığı ve İsrail istihbarat servisi MOSSAD’a bağlı unsurların kontrolsüz göçmen akınıyla Türkiye’ye giriş yaptığı yönünde iddialar ortaya atılmıştı. Bu paylaşımlar, özellikle İran-İsrail arasındaki son askeri gerilimle ilişkilendirilerek Türkiye’nin güvenlik zafiyeti yaşadığı algısını pekiştirmeye çalıştı.
Ancak Dezenformasyonla Mücadele Merkezi tarafından yapılan resmi açıklamada bu iddiaların tamamıyla gerçek dışı olduğu net bir şekilde ifade edildi. Söz konusu görüntülerin, iddia edildiği gibi Gürbulak Sınır Kapısı’nda değil, Van’daki Kapıköy Sınır Kapısı’nda çekildiği ve ilgili videonun da çatışmalar başlamadan çok önce, 3 Haziran 2025 tarihinde kaydedildiği belirtildi.
Açıklamada, İçişleri Bakanlığı ile güvenlik birimlerinin yaptığı kapsamlı incelemelere yer verildi. Yapılan kontrollerde hem Kapıköy hem de Gürbulak sınır kapılarında olağan dışı bir hareketlilik, düzensiz geçiş veya yoğunluk olmadığı net şekilde teyit edildi. Ayrıca İranlı yetkililerle yapılan temaslar sonucu, kendi sınırlarında yalnızca 25-30 kişinin bulunduğu bilgisinin alındığı aktarıldı.
Türkiye sınırlarının 7/24 esasına göre, en ileri teknolojiye sahip fiziki güvenlik sistemleriyle izlendiği, sınır güvenliğinin hiçbir şekilde ihmal edilmediği ve ülkeye yönelik yasa dışı girişlerin engellenmesi adına tüm önlemlerin alındığı vurgulandı.
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi açıklamasında, yayılan bu tür içeriklerin kamuoyunu bilinçli olarak yanıltma, toplumsal infial oluşturma, yabancı düşmanlığını körükleme ve ülkede istikrarsızlık algısı yaratma amacı taşıdığına dikkat çekildi.
Merkez, bu içeriklerin yayılmasının tesadüfi olmadığını ve belirli odaklar tarafından organize biçimde dolaşıma sokulduğunu değerlendirirken, Türk Ceza Kanunu’nun 217/A maddesi kapsamında halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla gerçeğe aykırı bilgilerin yayılmasının açık bir suç olduğunu hatırlattı. Bu bağlamda vatandaşların özellikle sosyal medya üzerinden yayılan teyitsiz görüntü ve iddialara karşı dikkatli olmaları, yalnızca resmi kurumlardan yapılan açıklamalara itibar etmeleri istendi.
Açıklamanın sonunda, kamuoyuna şu uyarı yapıldı:
“Sosyal medyada paylaşılan her bilgi doğru değildir. Bilgi kirliliği, özellikle kriz zamanlarında toplumun huzurunu hedef alabilir. Güvenlik güçlerimiz sınırlarımızda en üst düzeyde tedbir almış durumdadır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, halkının huzur ve güvenliğini sağlamak için tüm imkanlarını seferber etmektedir.”
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin açıklaması, bilgi kirliliğinin yaygınlaştığı dijital çağda kamuoyunun bilinçli hareket etmesinin önemini bir kez daha gözler önüne serdi. İddialar doğru değildir. Türkiye’nin doğu sınırlarında olağan dışı bir durum bulunmamaktadır. Resmi açıklamalar dışında yayılan her bilgiye kuşkuyla yaklaşmak, toplumsal sağduyunun korunması açısından hayati önem taşımaktadır.