Ankara’da gerçekleşen üst düzey temaslarda, bölgesel krizlerden ticarete, savunma sanayiinden diplomatik normalleşmeye kadar pek çok başlık masaya yatırıldı. Fidan’ın açıklamaları ise özellikle İran-İsrail hattındaki gerilim, Gazze’deki trajedi, Suriye yaptırımları ve Rusya-Ukrayna Savaşı ekseninde dikkat çekici ifadeler içerdi.
Fidan, İran ile İsrail arasında daha önce varılan mutabakatın sürmesinin Türkiye için sadece diplomatik değil, bölgesel güvenlik açısından da yaşamsal önem taşıdığını vurguladı:
“İran ile İsrail arasında varılmış olan mutabakatın devam etmesi ve ateşkesin ihlal edilmemesi, kalıcı bir barışa dönülmesi şu andaki en büyük stratejik hedeflerimizden biri.”
Bu açıklama, Türkiye’nin sadece bölgesel arabulucu değil, aynı zamanda küresel krizlerde dengeleyici bir aktör olma yönündeki vizyonunun altını çizdi.
Fidan, Gazze’de süren insani felakete de dikkat çekerek, Türkiye’nin pozisyonunu bir kez daha açık şekilde ortaya koydu:
“Gazze’deki trajedinin bir an evvel son bulması, ateşkes anlaşmasının imzalanması ve iki devletli çözüm temelinde bu sorunun kalıcı olarak çözülmesi bizim için hayati bir öneme sahiptir.”
Bu ifadeler, Türkiye’nin sadece insani yardımlar değil, siyasi çözüm süreci için de aktif rol oynayacağını gösteriyor.
Fidan, İngiltere ile Türkiye arasındaki ilişkilerin yalnızca NATO ittifakı kapsamında değil, çok daha derin ve stratejik temellere dayandığını belirtti:
“Avrupa Birliği üyesi olmayan ama Avrupa’yla güçlü bağları bulunan iki NATO üyesi ülke olarak Türkiye ve Britanya, aynı konuda birçok stratejik hedefi paylaşan iki önemli ortaktır.”
Savunma sanayinden dijital teknolojilere, enerji güvenliğinden jeopolitik istikrara kadar geniş bir yelpazede iş birliği yapılması konusunda irade ortaya kondu.
Özellikle savunma sanayindeki işbirliği, Fidan’ın dikkat çektiği bir diğer önemli başlık oldu. “Eurofighter temininden diğer alanlardaki ortak çalışmalarımıza kadar, firmalarımız ve kurumlarımız iyi bir şekilde çalışıyor” diyen Fidan, iki ülke arasında somut askeri teknoloji projeleri yürütüldüğünü aktardı.
Ticarette ise 30 milyar dolarlık dış ticaret hacmi hedefinin artık ulaşılabilir bir noktaya geldiğini vurguladı:
“Bu hedef, son yıllarda büyük bir ısrarla takip ettiğimiz ve stratejik önem verdiğimiz bir vizyonun ürünüdür. Ancak bunun daha ileri taşınması için Serbest Ticaret Anlaşması’nın güncellenmesi kaçınılmazdır.”
Görüşmede öne çıkan bir başka başlık da Suriye oldu. Fidan, Britanya’nın Suriye yaptırımlarını hafifletmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, mevkidaşı Lammy’nin yakında Şam’a ziyaret gerçekleştireceğini belirtti.
“Suriye’deki istikrar ve güvenlik, hem bölge ülkeleri hem de küresel sistem açısından belirleyici olacak. Bu konuda İngiltere ile daha derin iş birliği geliştireceğiz.”
Ukrayna konusuna da değinen Fidan, Rusya ile Ukrayna arasında bir ateşkesin hem Türkiye hem İngiltere tarafından desteklendiğini ve bu yönde diplomatik çabaların sürdüğünü söyledi.
Bu görüşme, Türkiye’nin sadece bölgesinde değil, uluslararası platformda da barış, istikrar ve denge kurucu rolünü güçlendirdiğini bir kez daha gösterdi. Hakan Fidan’ın “diplomatik merkez Ankara” vizyonuyla yaptığı açıklamalar, Türkiye’nin artık sadece krizi yöneten değil, krizleri önleyen ve yönlendiren bir aktöre dönüştüğünün işareti olarak yorumlandı.