web analytics

TÜRK SPORUNUN YOL HARİTASI

Yayınlama: 21.08.2023
A+
A-

Türk Sporunun Yol haritası nedir nasıl olmalıdır diye Avrupa Şampiyonu Güreşçimiz ve G.S.G.M Eski Personel ve Eğitim Daire Başkanı Sayın Ahmet Ak,la söyleşi yaptık.

🔴 TÜRK SPOR YOL HARITASI:

” Bazı şeylerin hayali bile güzel”

Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğünün faaliyetleri ile Bağımsız spor federasyon uygulamaları konusunda yürütülen araştırma, incelemelerin sonucunda tespit edilen hususlar ve bunlara ilişkin değerlendirme kapsamında, spor faaliyetlerinin gerek Türkiye’de gerekse diğer ülke uygulamalarında ortaya çıkan örgütlenme yöntemlerine baktığımızda; Günümüzde sporun toplum hayatında; Milli ve moral değerlerden, Spor ekonomisine, spor turizminden sağlığa, emniyet ve asayişin sağlanmasından ülkenin staratejik politikalarına kadar çok önemli rolleri bulunmaktadır.

Teşkilat-ı esasiyenin spor yõnetiminde son dönemlerde devam ettirdiği liyakatten uzak, işaretçi ve kayırmacı politikaları sporun “somut performans” verilerini alabildiğine aşağıya çekmiştir.

Ülkemizdeki sportif uygulamaların tersine Avrupa’daki sportif anlayış, Devletin spora kaynak aktaran, teşvik eden, düzenleyen ve denetleyen bir formatta yoluna devam etmektedir. Bu yolculukta ise başarı üstüne başarı kazanmaktadırlar.

Anayasında Spora yer veren ender ülkelerden biri olsakta, Devletin spordaki rolünün doğru bir şekilde algılanmaması, üç beş yöneticinin elinde oyuncak olan sporun içler acısı durumunuda net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Úlkemizde Spor yapılarının görevlerini daha etkin, verimli ve düzenli bir şekilde yerine getirebilmesine yönelik bir yaklaşım olarak, Türkiye’de sporun örgütlenme yapısı, uluslararası eğilimler ve ülkesel koşullar dikkate alınarak bu kayıtsız ve obezite yapısından uzaklaşmalı ve yeniden yapılanmalıdır.

Bu çerçevede hazırladığımız Raporun “Spor Faaliyetleri ve Yönetimine İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler” Bölümünde, Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğü, spor federasyonları ve kulúplerin mevcut sorunları ile bunlara karşı alınması gereken tedbirler ve çözüm önerileri; spor mevzuatı, mali hususlar, insan kaynakları, idari hususlar, uluslararası sportif faaliyetler ve spora yönelik tehditler olmak üzere 5 ana başlık altında sorunları bir araya topladık.

Bu sorunların aşılabilmesi için oluşturduğumuz yeni bir Türk Sporu politika belgesinde, Stratejik hedefler ve yol haritasi ortaya konulmuştur.

Sorunlar;
1) Spor politikası; Türkiyede iki tür spor politikası uygulanmaktadır.
a) Yazılı spor politikaları: Spor ilk defa 1937 yılında Hükümet programlarında,1968 yılında ise ilk defa kalkınma planlarında yer almıştır.

b) Uygulanan spor politikaları: Türkiye’de yazılı politikalar doğru olsada uygulama politikaları maalesef aynı doğrultuda uygulanamamıştır.

Maalesef yazılı politikaların önemli kısmı uygulamalarda gerektiği gibi dikkate alınmayıp keyfilik hüküm sürdüğünden uygulamalardaki problemler günden artmıştır. Çünkü Spor Teşkilatının temelleri 1922 yılında Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı ile atılmış, 1935 yılında Resmi olarak Türk Spor Kurumu adı altında yeniden yapılandırılmış, 1938 yılında Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü ismiyle faaliyetlerine devam etmiştir. 1942 yılında Milli Eğitim Bakanlığına bağlanarak, 1960-1970 yılları arasında yeniden revize edilmiş, 1983 yılında ise birkez daha Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmıştır.

1986 ve 1989 Yılında, 3289 Sayılı Kanunla Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü olarak yoluna devam eden Spor teşkilatı 2011 yılında 638 sayılı K.H.K ile bir kez daha Müstakil olarak Gençlik ve Spor Bakanlığı, Spor Genel Müdürlüğünün idari yapısı tekrar değiştirilmiştir.

Bütün bu değişimler daha iyiyi elde etmek adına yapılmış olsada nitelikli yõnetici sorunu Sporun en önemli açmazı olarak karşımıza çıkmıştır.

En son 2018 yılı, Temmuz ayında 703 Sayili KHK ile birkez daha yapısı değistirilen Spor Teşkilatı yeniden formatlanmıştır.

Görülen odur ki, yazılı spor politikaları doğru bir şekilde uygulansa idi Spor Teşkilatı bu kadar değişikliğe uğramazdı.

En istikrarlı kurumlarından bir tanesi olma özelliğini taşiyan Spor Teşkilatında 1938 yılından günümúze 30 Genel müdür, 1969 yılíndan 2022 yılına kadar da 33 Bakan görev yapmıştir.

84 yılda, Genel müdürlerin ortalama görev süreleri 2 yıl 8 ay olurken, 53 yılda Bakanların ortalama görev süreleri 1 yıl 2 ay olarak belirtilmiştir.

Bu kadar baş döndürücü bir hızla değişim gösteren Spor teşkilatı elbette ki bekledıği başarıyı yakalayamaz.

2) Nitelikli personel unsuru; Spor Teşkilatının 2011 yılında Mevcut personel sayısı 6,500-7000 civarındayken günúmúzde bu sayı 90 binin üzerine çıkmıştır. Son on yılda personel ve unvan sayısı son hızla artarken, Liyakatli personel sayısı da benzer oranda gerilemiştir.

Halbu ki; Başarının olmazsa olmazı nitelikli personelin devreye alınarak kaliteli, verimli mal ve hizmet üretmelerinin sağlanması, rekabet güç ve seviyelerinin artırılması ile mümkünken, nepotist yaklaşımlar sporun etkin ve etkili görünürlüğünü zafiyete uğratmıştır.

Bu durumda, Genel işletme geliştirme faaliyetlerinin teşvik edilemediği, yurt
içi ve yurt dışı Spor pazar paylarının artıralamadığı, performans, sağlık ve rekreasyonel sporda istenilen verimin alınamadığı bir düzenin sporun her hücresine hakim olduğu da görülmüştür.

3) Spor Kulüpleri, okullar ve üniversitelerimiz; Türkiye de toplam 18.873 adet spor kulübü vardır. Nufusu bizden az olan bir çok ülkede Spor kulübü sayısı bizden katbe kat daha fazladır. Örneğin; 5.700 bin nufuslu Danimarka ve Finlandiya’nın spor kulübü sayısı 13.000, Almanyanın spor kulübü sayısı, 93.000,Fransanın spor kulübü sayısı 175.000, İngilterenin spor kulübü sayısı, 151.000, İtalyanın spor kulübü sayısı ise 67.000 civarındadır. Bunun dışında Ülkemizde 70.000 civarında ilk-orta-lise eğitim kurumlarında spor kulübü sayısı 1700 civarında olup, okullarımızda spor tesisi sayısı ise çok yetersizdir.

İlk-Orta-Lise’de eğitim,öğretim gören öğrenci sayısı 19.000.000 civarına yakın olmasına rağmen okullarımızda lisanslı spor yapan lisanslı öğrenci sayısı 2,5 milyon aktif lisanslı sporcu sayısı en iyi tahminle 200 bin kişi civarındadır.

Avrupa ülkelerinde ise, bu yaş gurubundaki öğrencilerin ortalama % 98’i Okul içi ve dışında Aktif spor yapmaktadır. Üniversitelerimizde de spor yapan öğrenci sayısı ise daha olumsuz durumdadır. Y.Ö.K verilerine göre üniversitelerimizde, Ön lisans,Lisans, Yüksek Lisans, Doktora yapan öğrenci sayısı 8.600.000 civarında olmasına rağmen aktif lisanslı spor yapan öğrenci sayısı en iyi şartlarda sadece 30.000 bin kişi civarındadır.

4) Spor federasyonları;
3289 ve 3703 sayılı Spor Genel Müdürlüğü’nün kuruluş yasasında yer alan federasyon başkanlarının seçimle iş başına gelmesi, spor federasyonlarının özerkleştirilmesi ve demokratik bir yapıya kavuşturulması çalışmaları, 3461 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu’nun kuruluş ve görevleri hakkındaki kanunla başladı.

1993 yılında ise federasyon başkanlarının seçimle iş başına gelmesine ilişkin yönetmelik çıkarılarak uygulamaya kondu ve ilk seçimler 5230 delegenin katılımıyla 5 Aralık 1993’te yapıldı.

2004 yılında 3289 sayılı Kanunun Ek 9 uncu maddesi hükümlerine göre özerk spor federasyonları oluşturularak federasyonlara tüzel kişilik kazandırıldı.

2011 yılında ise 6215 Sayılı K.H.K ile Federasyonlar bağımsız statüye kavuşturuldu.

Spor federasyonlarına Kanunlarla özel hususiyet kazandırılması yerinde bir karar olmasına rağmen, Seçim ve adaylık süreçlerinde Teşkilat adeta sınıfta kalmıştır.

Bir başka deyimle kartviziti dolu başarısız olanlar ödüllendirilmiş, Başarılı olan ve olacaklarada gereken fırsat verilmemiştir.

Yani adayların belirlenme süreclerinde Spor Teşkilatının, federasyon başkan adayını işaret etmesi, delegeyi baskılaması, kulüplerin uyarılmasí ve siyasetin işin içine sokulması spora yapılan en büyük hakaretlerden birisi olmuştur. Bu tür tutum ve davranışlarda başarısızlığı tetiklemiştir.

5) Spor Tesisi Sorunu: Ülkemizde spor tesisi planlaması bölge, coğrafi farklılık ve insan faktörü göz önüne alınmadan genelde siyasi tercihler noktasında tesis hizmet ve yatırımları devam etmektedir.

Türkiye’de Spor teşkilatının envanterinde en iyi şart’ta irili ufaklı 4.500 civarında spor tesisinin olduğunu varsayabiliriz.

Bunun haricinde diğer kamu ve özel spor tesislerinide dikkate alırsak, yaklaşık 10 bin spor tesisinin varlığından söz edebiliriz.

Bu tesislerinde kaç tanesinin tam donanımlı olduğu tartışma götürsede ülkemizde tesis başına 8.600 kişi düşmektedir.

Bazı Avrupa ülkelerinde spor tesisi sayısına baktığımızda karşımıza korkunç bir rakam çıkmaktadır. Danimarkada 11.500, İngilterede 72.000, Almanyada 103.000, Finlandiyada 12.300, İtalyada 43.890 spor tesisi bulunmaktadır. Dolayısı ile hem spor kulübü yatırımlarında, hem spor tesisi yatırımlarında adı geçen ülkelerin olimpiyatlarda kazandıkları madalyalarda ortadadır.

Örneğin,Tüm yaz ve kış olimpiyat oyunlarında Finlandiya 507 madalya kazanirken, Danimarka 242, Almanya 1209, İngiltere 1.036, Fransa 1.039, İtalya 865, Macaristan 601, Olimpiyat madalyası kazanırken, Türkiye ise tüm yaz olimpiyatlarında kazandığı madalya sayısı sadece 104 adet

Türk sporunun yeni yol haritasi nasil olmalıdır?

1) Bu çerçevede, Türk Sporu, Gençlik ve spor alanlarında alternatif politika seçeneklerini ve ulusal ölçekli stratejilerini yeniden belirlemelidir,

2) Sporun tüm dallarının ülkemizde yaygın olarak icra edilebilmesine ve sporun tabana yayılabilmesine imkân verecek fiziki ve teknik alt yapı hazırlamalıdır,

3) Olimpiyatlarda madalya kazanabilecek branşlara öncelik ve önem verilmelidir,

4) Gençliğin serbest zamanlarının değerlendirilmesine ve zararlı/kötü alışkanlıklardan uzaklaştırılmasına yönelik politikalar oluşturulmalı, projeler geliştirilmeli, uygulanmasına destek verilmelidir,

5) Gençlik ve spor faaliyetlerine ayrılan kaynaklar geliştirilmeli, çeşitlendirilmeli ve bu kaynakların etkin ve verimli bir çerçevede spor yapıları arasında adil bir şekilde pay edilmesi sağlanmalıdır.

6) Ülke genelinde, Gençlik ve spor faaliyetlerine yönelik tesis ihtiyaçları doğru ve objektif bir şekilde tayin edilmelidir,

7) TBMM’de Nisan 2022 tarihinde onaylanan 7405 sayılı Spor Kulüpleri ve federasyonlar Kanunu yeniden gözden geçirilmeli, sporda gelişmiş úlke mevzuatları analiz edilerek revize edilmelidir.

8) Bağımsız Spor yapıları İdari,Teknik ve Finans yönünden güçlendirilmeli, gelir kalemleri çeşitlendirilmeli, Avrupa örnekleri incelenip analiz edilerek yeni bir Türk Sporu performans Sistemi kurulmalıdır,

9) Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, Ülkemizde de 7 bölgeli, Yüksek Performans Elit Spor Merkezleri ve Antrenör Eğitim merkezleri kurulmalıdır. Ülkemizde SGM verilerine göre 12 milyonun üzerinde Lisanslı sporcu, 300 bin civarında Antrenör bulunmaktadır.

Türk sporu uzun yıllardır Nicelikten, Niteliğe geçmede zorlandığı için kulüpler ve antrenörler performans sporuna arzu edildiği ölçüde yön verememiştir.

10) Türk Kamu yönetim sisteminin yenilendiği günümüzde sportif yapılanmada kurumsal hedeflere ulaşmada operasyonel adımlar atılmalıdır.Yani kişisel başarılardan daha çok kurumsal başarı hedeflenmelidir.

11) Türk sporunda finans ve kaliteli insan kaynağı adil, şeffaf, denetlenebilir ve sürdürülebilir olmalıdır.

2024 Paris Olimpiyatlarına  kadar Türk Sporu hakkında Ahmet Ak,la söyleşimiz devam edeceğiz.Bir başka yazı dizisinde bir başka uzmanımız görüşmek üzere

Teşekkürler Ahmet Ak

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.