web analytics

TÜRK SPORUNUN YOL HARİTASI NASIL OLMALI

Yayınlama: 16.05.2024
A+
A-

🔴 Türk sporu yol haritası nasıl olmalıdır?

 

Not: Kıymetli dostlar yazı uzun diye, lütfen okumaktan vazgeçmeyin…

 

“Herşey iyi niyetli, küçùk bir adım ile başlar”

 

Spor Genel Müdürlüğü faaliyetleri ve uygulamaları konusunda tespit ettiğim hususlar ve bunlara ilişkin değerlendirmelerim kapsamında, spor faaliyetlerinin gerek Türkiye’de gerekse diğer ülke uygulamalarında ortaya çıkan örgütlenme yöntemlerine baktığımızda; Sporun toplum hayatında; Milli ve moral değerlerden, Spor ekonomisine, Spor turizminden sağlığa, Emniyet ve asayişin sağlanmasından ùlkenin staratejik politikalarına kadar çok önemli rolleri bulunmaktadır.

 

Görùldüğü kadarıyla, Teşkilat-ı esasiyenin spor yõnetimi uygulalamaların da özellikle son 10 yılda devam ettirdiği işaretçi ve kayırmacı politikaları sporun “somut performans” verilerini alabildiğine aşağıya çekmiştir.

 

Ülkemizde ki sportif uygulamaların tersine, Avrupa’da ki sportif anlayış, Devletin spora kaynak aktaran, teşvik eden, düzenleyen ve denetleyen bir formatta olmasıdır.

 

Anayasın da Spora yer veren ender ülkelerden biri olsakta, Devletin spordaki rolünün sağlıklı bir şekilde tanımlanmaması, geçmişten günümüze bazı iş bilmez yöneticilerin bir şekilde sporun üst yönetiminde yer alması işi daha karmaşık hale getirmiştir.

 

Úlkemiz de Spor yapılarının görevlerini daha etkin, verimli ve progresif bir şekilde yerine getirebilmesine yönelik bir yaklaşım olarak, Türkiye’de sporun örgütlenme yapısı, uluslararası eğilimler ve ülkesel koşullar dikkate alınarak bu kayıtsız ve obezite yapısından bir an önce uzaklaşmalı ve yeniden yapılandırılmalıdır.

 

Bu çerçeve de “Spor faaliyetleri ve yönetimine ilişkin tespit ve değerlendirmelerimiz kapsamında, Spor Genel Müdürlüğü, spor federasyonları ve kulúplerin mevcut sorunları ile bunlara karşı alınması gereken tedbirler ve çözüm önerileri; spor mevzuatı, mali hususlar, insan kaynakları, idari hususlar, uluslararası sportif faaliyetler, hedefler ve spora yönelik tehditleri sıralayacak olursak, sekiz ana başlık altında konuyu şöyle özetleyebiliriz.

 

Sorunlar;

1) Spor politikası; Türkiyede iki tür spor politikası uygulanmaktadır.

a) Yazılı spor politikaları: Spor ilk defa 1937 yılında Hükümet programlarında,1968 yılında ise ilk defa kalkınma planlarında yer almıştır.

 

b) Uygulanan spor politikaları: Türkiye’de yazılı politikalar doğru olsada uygulama politikaları maalesef aynı doğrultuda uygulanamamıştır.

 

Türk sporunda yazılı politikaların önemli kısmı uygulamalar da gerektiği gibi dikkate alınmadığından yönetici keyfiliği, uygulama problemlerinin günden güne artmasına sebep olmuştur.

 

Bakınız; Spor Teşkilatının temelleri 1922 yılında Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı ile atılmış, 1936 yılında Resmi olarak Türk Spor Kurumu adı altında yeniden yapılandırılmış, 1938 yılında ilk defa Devlet eliyle Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü ismiyle faaliyetlerine devam etmiştir.

 

Spor teşkilatı, 1942 yılında Milli Eğitim Bakanlığına bağlanarak, 1960-1970 yılları arasında yeniden revize edilmiş, 1983 yılında ise birkez daha Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmıştır.

 

1986 ve 1989 yıllarında, 3289 Sayılı Kanunla Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü olarak birkez daha yenilenen Spor teşkilatı 2011 yılında 638 sayılı K.H.K ile Müstakil bir bakanlık olarak yeniden yapılandırılmış, Spor Genel Müdürlüğünün idari yapısı birkez daha değiştirilerek, Sporun dışında yedi adet daha Genel mudurlukler ihdas edilmiş, petsonel sayısıda yıllar içerisinde 6.700’den yüz binler seviyesine çıkarılmıştır.

 

Bütün bu değişimler daha iyiye erişmek adına yapılmış olsa da zaman içerisinde kurumsal işleyiş, sporda ki gerilemeyi tetiklemiştir.

 

En son 2018 yılı, Temmuz ayında 703 Sayili KHK ile birkez daha operasyonelliği mevzuata uydurulan Spor Teşkilatı birkez daha formatlanmıştır.

 

Görülen odur ki, yazılı spor politikaları doğru bir şekilde uygulansa idi Spor Teşkilatı bu kadar çok ve sarsıcı değişikliğe uğramazdı.

 

En istikrarlı kurumlardan bir tanesi olması gereken Spor Teşkilatı 1938 yılından günümúze 33 Genel müdür, 1969 yılíndan 2024 yılına kadar da 34 Bakanın önderliğinde faaliyetlerini yürütmùştür.

 

86 yılda, Genel müdürlerin ortalama görev süreleri 2 yıl 8 ay olurken, 55 yılda Bakanların ortalama görev süreleri 1 yıl 2 ay olarak belirtilmiştir.

 

Böylesine, baş döndùrücù bir hızla değişime tabi tutulan Spor teşkilatı elbette ki bekledıği başarıyı gösteremez.

 

2) Nitelikli personel unsuru; Spor Teşkilatının 2011 yılında Mevcut personel sayısı 6.700-7000 civarındayken günúmúzde bu sayı 90 binin üzerine çıkmıştır. Son on yılda personel ve unvan sayısı son hızla artarken, Liyakatli personel sayısı da benzer oranda azalmıştır.

 

Halbu ki; nitelikli personelle teşkilatın işleyişi, mal ve hizmet üretiminde ki verimlilik, rekabet ve güç seviyelerinin artması, hizmet sunumunda etkin ve etkili görünürlülùk daha mümkùn olabilirdi.

 

Ama tercih edilen personel Portföyù nepotist yaklaşımcı olunca, Spor teşkilatında, işletme geliştirme faaliyetleri, yurt içi ve yurt dışı spor pazar payları, performans, sağlık ve rekreasyonel sporda ki verim beklenilen ölçüde olmamıştır.

 

3) Spor Kulüpleri, Türkiye de çoğu aktif olmasa da toplam 26 bin civarında spor kulübü olduğu bilinmektedir. Bu kulüplerin % 95’i zar zor devamlılığını sağlarken Devletten gerekli destek ve katkıyı alamamaktadırlar. Dolayısıyla ekonomik zorluk yaşyan bu kulüplerin performans sporcuları yetiştikleri kuluplerde değil de, ekonomik ve tesis imkanı daha geniş olan büyük şehir kulüplerinde spor hayatlarina devam etmeyi tercih etmektedirler.

 

4) Türkiye de 72 bin okul da eğitim,öğretim gören öğrenci sayısı 20.000.000’a yaklaşmıştır. Bu 72 bin okulun sadece 1500 tanesin de spor kulübü bulunurken, 70 bin okulda spor kulübü bulunmamaktadır. Hakeza, bu okullarda lisanslı sporcu sayısı 2.500 bin civarında görulse de aktif ögtenci sporcu sayısı en fazla yüz bin civarında seyretmektedir.

 

Avrupa ülkelerinde ise, bu yaş gurubunda ki öğrencilerin ortalama % 98’i Okul içi ve dışında Aktif spor faaliyetlerine katılmaktadırlar.

 

5) Üniversitelerde spor: Ülkemizde 208 üniversite de yaklaşık 8 milyon 600 bin öğrenci, eğitim ögtetim faaliyetlerine katılırken üniversite Spor federasyonu adına tescilli aktif öğrenci-sporcu sayısı en fazla 40 bin civarindadır.208 üniversite’de 208 Üniversitede, Spor Bilimleri Alanında eğitim öğretim faaliyeti sürdüren, 83 Spor Bilimleri Fakültesi, 18 Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu olmas8na rağmen bu bölumlerde dahi aktif sporcu bulma olanağı oldukça kısıtlıdır.

 

6) Spor federasyonları;

3289 ve 3703 sayılı Spor Genel Müdürlüğü’nün kuruluş yasasında yer alan federasyon başkanlarının seçimle iş başına gelmesi, spor federasyonlarının özerkleştirilmesi ve demokratik bir yapıya kavuşturulması çalışmaları, 3461 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu’nun kuruluş ve görevleri hakkındaki kanunla başladı.

 

1993 yılında ise futbol dışında ki federasyon başkanlarının seçimle iş başına gelmesine ilişkin yönetmelik çıkarılarak uygulamaya kondu ve ilk seçimler 5.230 delegenin katılımıyla 5 Aralık 1993’te yapıldı.

 

2004 yılında 3289 sayılı Kanunun Ek 9 uncu maddesi hükümlerine göre özerk spor federasyonları oluşturularak federasyonlara tüzel kişilik kazandırıldı.

 

2011 yılında ise 6215 Sayılı K.H.K ile Federasyonlar bağımsız statüye kavuşturuldu.

 

Spor federasyonlarına Kanunlarla özel hususiyet kazandırılması yerinde bir karar olmasına rağmen, Spor teşkilatı üst yönetimi, federasyonların seçim ve aday belirleme sùreçlerine müdahil olduğundan genellikle yanlış aday tercihleri ile sporun mobilize gücü olan federasyonların gelişme ve ilerlemesini sekteye uğramıştır.

 

Bir başka deyimle federasyon faaliyetlerinde başarısız olan bir çok başkanin görev devamı sağlanmış, Başarılı olan ve olacaklara da gereken fırsat verilmemiştir.

 

Yani adayların belirlenme süreclerinde Spor Teşkilatının, federasyon başkan adayını işaret etmesi, delegeyi baskılaması, kulüplerin uyarılmasí ve siyasetin işin içine sokulması spora yapılan en büyük kötùlùklerden birisi olmuştur. Bu tür tutum ve davranışlarda başarısızlığı hızlandırmıştır.

 

7) Spor Tesisi Sorunu: Ülkemizde spor tesisi planlaması bölge, coğrafi farklılık ve insan faktörü göz önüne alınmadan genelde siyasi tercihler noktasında yapılmaya devam ettiği için, Türkiyenin sporda başarılı olacak bir çok il ve ilçesi bu hizmet ve yatırımlardan istifade edememiştir.

 

Türkiye’de Spor teşkilatının envanterinde en iyi şart’ta irili ufaklı 4.500 civarında spor tesisinin olduğunu varsayabiliriz.

 

Bunun haricinde diğer kamu ve özel spor tesislerini de dikkate alırsak, yaklaşık 10 bin spor tesisinin varlığından söz edebiliriz.

 

Bu tesislerin de önemli çogunluğu ekonomik ömrunu tamamlayan yorgun tesislerden oluşmaktadır. Son 20 yılda sporda gözle görülür daha modern tesisler yapılsa da çok amaçlı olmayan bir çok tesisin doluluk oranları her zaman tartışılmıştır.

 

Türkiye de tesis başına 8.500 kişi düşerkej, Almanya da tesis başına 1000 kişi, Fransa da tesis başina 1.116,, İngiltere de 900 kişi, İtalya da 1.039 kişi düşmektedir.

 

8) Spor mevzuatı: Spor Bakanlığı kuruluş ve esas Kanunu mutlaka yeniden ele alınmalı Spor teşkilatı obezite yapısından kurtularak operasyonel ve müstakil ve yapıya kavuşturulmalıdır. Teşkilat Kanunu ile birlikte ele alınması gereken bir diğer önemli Kanun, 2022 yılında TBMM’de kabul edilen ve yaklaşık iki yıldan beri uygulanamayan ve uygulandiği takdirde amatör sporunun köküne kiprit suyu dökecek olan 7405 Sayılı Spor kulüpleri ve Spor federasyonları mevzuatıdır. Yine bununla birlikte Türk sporunun selameti açısindan, 6222 Sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine dair Kanun da ele alınıp revize edilmelidir.

 

❌ Türk sporunun yeni yol haritasi nasil olmalıdır?

a) Artan katılım

b) Kalite

c) Sürdürülebilir başarı

d) Takip ve denetim üzerine inşa edilecek aşağıdaki on madde ile yeni Türk spor vizyonunu ortaya konulabilir.

 

1) Türk Sporu, Gençlik ve spor alanlarında alternatif politika seçeneklerini ve ulusal ve uluslararasi ölçekte stratejilerini ve politikalarını yeniden belirlemelidir,

 

2) Sporun tüm dallarının ülkemizde yaygın olarak icra edilebilmesine ve sporun tabana yayılabilmesine imkân taniyacak fiziki ve teknik alt yapı hazırlamalıdır,

 

3) Olimpiyatlarda madalya kazanabilecek branşlara öncelik ve önem verilmelidir,

 

4) Gençliğin serbest zamanlarının değerlendirilmesine ve zararlı alışkanlıklardan uzaklaştırılmasına yönelik politikalar oluşturulmalı, projeler geliştirilmeli, uygulanmasına destek verilmelidir,

 

5) Gençlik ve spor faaliyetlerine ayrılan kaynaklar geliştirilmeli, çeşitlendirilmeli ve bu kaynakların etkin ve verimli bir çerçeve de spor yapıları arasında adil bir şekilde pay edilmesi sağlanmalıdır.

 

6) Ülke genelinde, Gençlik ve spor faaliyetlerine yönelik tesis ihtiyaçları doğru ve objektif bir şekilde tayin edilmelidir,

 

7) Bağımsız Spor yapıları İdari,Teknik ve Finans yönünden güçlendirilmeli, gelir kalemleri çeşitlendirilmeli, Avrupa örnekleri incelenip analiz edilerek yeni bir Türk Sporu performans Sistemi kurulmalıdır,

 

8) Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, Ülkemizde de 7 bölgeli, Yüksek Performans Elit Spor Merkezleri ve Antrenör Eğitim merkezleri kurulmalıdır.

 

9) Türk Kamu yönetim sisteminin yenilendiği günümüzde sportif yapılanmada kurumsal hedeflere ulaşmada operasyonel adımlar atılmalıdır.Yani kişisel başarılardan daha çok kurumsal başarı hedeflenmelidir.

 

10) Türk sporunda finans ve kaliteli insan kaynağı adil, şeffaf, denetlenebilir ve sürdürülebilir olmalıdır

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.