Ortadoğu’da tansiyonun her geçen gün yükseldiği bir dönemde, uluslararası arenada dikkat çekici bir diplomatik gelişme yaşandı. İsrail merkezli Israel Hayom gazetesine göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı özel telefon görüşmesinin ardından İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’e çok sert bir mesaj gönderdi: “Rejiminiz tehlikede.”
Diplomatik kaynakların verdiği bilgilere göre, İran ile İsrail arasında artan askeri gerilim Tahran yönetimini harekete geçirdi. İran, Moskova’dan bölgesel arabuluculuk yapmasını resmi olarak talep etti. Bu talep doğrultusunda Rusya Devlet Başkanı Putin, doğrudan Trump ile iletişime geçti. Görüşmenin içeriğine dair detaylar paylaşılmazken, Putin’in ABD Başkanı’ndan İsrail’e yönelik olası müdahalelerle ilgili bir tutum almasını istediği bildirildi.
Ancak görüşme sonrasında gelen sinyaller, İran’ın beklentilerinin aksine şekillendi. Zira Trump, İsrail’e yönelik herhangi bir baskı uygulama niyetinde olmadığını açıkça ortaya koydu. Bu gelişmenin ardından Putin’in Hamaney’e gönderdiği uyarı mesajında şu ifadelerin yer aldığı öne sürüldü:
“Mevcut kriz karşısında İran rejimi varlığını sürdüremeyebilir. Acil müzakere sürecine dönülmeli. Aksi halde hem rejimin hem de bölgenin istikrarı ciddi risk altında kalacaktır.”
Putin’in bu sert uyarı mesajına eş zamanlı olarak, Rusya’nın Tahran’daki büyükelçilik personeline yönelik tahliye talimatı verdiği de iddia edildi. Bu karar, sadece diplomatik değil aynı zamanda askeri ve istihbari düzeyde de Moskova’nın İran politikasında ciddi bir değişim yaşandığının işareti olarak değerlendiriliyor.
Uzmanlara göre bu gelişme, Rusya’nın İran ile arasındaki geleneksel ittifakı sorgulamaya başladığını ve İran’ı bölgede daha fazla yalnız bırakabileceğini gösteriyor. Özellikle Suriye sahasında zaman zaman çıkar çatışmaları yaşayan iki ülke arasında son kriz, ilişkilerin yeniden tanımlanabileceği bir dönemin başlangıcı olabilir.
ABD Başkanı Donald Trump da konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Putin’in arabuluculuk teklifini doğruladı. Pazar günü ABC News’e verdiği röportajda Trump, “Putin beni aradı, uzun bir telefon görüşmesi gerçekleştirdik. İran ile İsrail arasında arabuluculuk yapmaya hazır olduğunu söyledi” ifadelerini kullandı.
Trump’ın açıklamaları, ABD’nin Ortadoğu krizine yaklaşımında Moskova üzerinden bir dolaylı kontrol mekanizması kurmaya çalıştığını düşündürüyor. Aynı zamanda bu gelişme, İran’ın doğrudan Washington’la değil, Rusya aracılığıyla diyaloğa girmeyi tercih ettiğini de ortaya koyuyor.
Tüm bu gelişmeler, bölgede zaten kırılgan olan dengeleri daha da hassas bir hale getiriyor. İran’ın, hem içerideki ekonomik kriz hem de dışarıdan gelen baskılarla zayıfladığı bir dönemde, Rusya gibi güçlü bir müttefikten de açık bir uyarı alması, Tahran yönetiminin hareket alanını iyiden iyiye daraltıyor.
Putin’in diplomatik hamlesi, sadece İran’a değil, aynı zamanda İsrail’e, ABD’ye ve küresel aktörlere bir mesaj niteliğinde: Rusya, bölgedeki istikrarın anahtarı olmak istiyor – ama kendi kurallarıyla.
Gelişmeler izlenmeye devam ederken, gözler şimdi İran’ın nasıl bir adım atacağında… Müzakere mi, meydan okuma mı? Bu sorunun cevabı, sadece İran’ın değil, tüm bölgenin kaderini belirleyebilir.