İran’ın Beerşeva kentindeki bombardımanından saatler sonra açıklama yapan Başbakan, oğlu Avner’in düğününün ikinci kez iptal edildiğini duyurdu. “Biz de bedel ödüyoruz” diyen Netanyahu, eşine “kahraman” diyerek ailece acı çektiklerini vurguladı.
Ancak İsrail kamuoyu bu çıkışı “duyarsızlık” ve “mağduriyet yarışına girme” olarak yorumladı. Savaşta evladını, ailesini kaybeden binlerce insan varken Netanyahu’nun düğün vurgusu sosyal medyada alay konusu oldu. Eski milletvekili Gilad Kariv, Başbakan’ı “narsistik söylemle halkın duygularını istismar etmekle” suçladı.
Bir diğer büyük skandal ise Netanyahu’nun danışmanları Yonatan Urich ve Eli Feldstein’a yönelik “Qatargate” suçlaması oldu. Soruşturmalara göre danışmanlar Katar’dan aldıkları fonla İsrail’de Doha lehine propaganda yapmakla suçlanıyor.
Yabancı ajanla temas, güvenlik ihlali, kara para aklama ve medyaya manipülasyon suçlamaları kapsamında iki danışman da gözaltına alındı. Netanyahu bu olayı “bir siyasi kurgu” olarak değerlendirse de danışmanların doğrudan ilişkisinin olması, Başbakan’ın etrafındaki çemberin daraldığını gösteriyor.
Alexis Bloom ve Alex Gibney’in hazırladığı “The Bibi Files”, Netanyahu ailesinin siyasi yaşamını ve özel ilişkilerini ifşa ediyor. 1000 saatten fazla polis sorgu kaydı, özel belge ve medya görüntüsüyle oluşturulan belgesel, İsrail’de yasaklı olmasına rağmen dünyanın birçok ülkesinde gösterime girdi.
Belgeselde özellikle şu mesaj dikkat çekiyor:
“Netanyahu ailesi bir hükümet değil, bir hanedan kurdu. Medya, adalet, ordu… Hepsine hükmetmeye çalıştılar.”
Sara Netanyahu, yıllardır kamuoyunda tartışmalı bir figür. Ev hizmetlilerine kötü davranıştan dolayı açılan tazminat davaları, kamu fonlarıyla yaptığı lüks harcamalar ve sarayvari yaşam tarzı; “sade halk” üzerinde büyük öfke yarattı.
“The Bibi Files” belgeselinde Sara’nın resmi olarak hiçbir yetkisi olmamasına rağmen kritik siyasi kararları etkileyecek kadar güce sahip olduğu iddia ediliyor.
İsrail içinde VPN ile izlenen belgesel hakkında sosyal medyada yüz binlerce yorum yapıldı. “Bu bir lider değil, monarşik bir düzen” yorumları öne çıkarken, hükümet destekçileri belgeselin “solcu bir saldırı” olduğunu öne sürdü.
Düğün iptalinden Qatargate’e, medya manipülasyonlarından aile içi baskıya kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan bu gelişmeler; yalnızca bir siyasi liderin değil, bir devletin ahlaki kriziyle yüzleşmesini mecbur bırakıyor.
Netanyahu ailesine dair peş peşe patlayan skandallar, İsrail’de siyasi ve toplumsal güven krizini derinleştiriyor.