web analytics

Abraham Anlaşması mı? İsrail-Suriye Yakınlaşması Gündemde

Yayınlama: 29.06.2025
A+
A-

İsrail basınında yer alan haberlere göre, Tel Aviv ile Şam yönetimi arasında 2025 yılının sonuna kadar bir barış anlaşmasının imzalanabileceği öne sürüldü. İsrail merkezli i24 News kanalı, adını açıklamadığı Suriyeli bir kaynağa dayandırdığı haberinde, iki ülkenin diplomatik ilişkileri normalleştirmeye yönelik ciddi bir adım atmaya hazırlandığını bildirdi.

Haberde, üzerinde çalışılan anlaşmanın sadece diplomatik ilişkilerin yeniden kurulmasını değil, aynı zamanda sınır güvenliği ve askeri geri çekilme gibi kritik başlıkları da kapsadığı ifade edildi. En dikkat çekici iddialardan biri ise, İsrail’in 8 Aralık 2024 sonrası tampon bölge üzerinden işgal ettiği bazı Suriye topraklarından – aralarında stratejik konuma sahip Şeyh (Hermon) Dağı da dahil olmak üzere – kademeli olarak çekileceği yönündeki detay oldu.


Tarihi Bir Adım Olarak Değerlendiriliyor

İsrail-Suriye hattında yaşanabilecek bir normalleşme, Orta Doğu dengeleri açısından oldukça kritik bir gelişme olarak değerlendiriliyor. İki ülke arasında resmi bir barış anlaşması bulunmazken, Golan Tepeleri üzerindeki ihtilaf başta olmak üzere uzun süredir süren düşmanlık hali, bölgedeki güvenlik politikalarını doğrudan etkiliyor.

İsrail’in işgal ettiği bölgelerden geri çekileceğine dair taahhütte bulunması durumunda, bu anlaşma Suriye açısından da diplomatik bir zafer olarak görülebilir. Taraflardan henüz resmi bir doğrulama gelmese de, haberin İsrail medyasında geniş yer bulması dikkat çekti.


Abraham Anlaşmaları Genişliyor mu?

Barış iddiaları, İsrail’de “Abraham Anlaşmaları” ekseninde yeni bir dönemin sinyali olarak da yorumlanıyor. Hatırlanacağı üzere, eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde başlatılan ve İsrail’in Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Fas ve Sudan gibi ülkelerle ilişkilerini normalleştirdiği Abraham Anlaşmaları, bölgedeki diplomatik dinamikleri derinden değiştirmişti.

Trump’ın özel temsilcisi Steve Witkoff, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada “Abraham Anlaşmaları’na taraf olan ülkelerle ilgili büyük bir duyuru yapılacağını” söyleyerek yeni gelişmelerin eşiğinde olunduğunun sinyallerini vermişti.

Tel Aviv’de dev bir elektronik panoya yansıtılan sembolik görsel ise bu iddiaları daha da güçlendirdi. Görselde, ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın yanı sıra Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas gibi isimlerin yer alması dikkat çekti. Görselde, “Yeni Ortadoğu İçin Yeni Bir Şans” ifadelerine yer verilmesi ise, bölgede yeni bir diplomatik sayfa açılabileceği beklentisini artırdı.


İran Gölgesi ve Bölgesel Hesaplar

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun geçtiğimiz haftalarda yaptığı açıklamada, İran’a yönelik saldırıların durmasının, bölgesel normalleşme için yeni bir fırsat penceresi yarattığını ifade etmesi, Tel Aviv’in diplomatik kulislerde aktif bir süreç yürüttüğünü ortaya koyuyor. Netanyahu’nun bu açıklamasının ardından Suriye ile böyle bir anlaşmanın gündeme gelmesi, özellikle İran etkisinin kırılması amacıyla Şam yönetimiyle yeni bir denge kurulmak istendiği şeklinde yorumlanıyor.

İsrail’in Suriye ile ilişkilerini normalleştirmesi halinde, hem askeri tehdit algısı azalabilir hem de Şam’ın ekonomik yeniden yapılanma sürecine Batı’nın daha yumuşak yaklaşmasına kapı aralanabilir. Öte yandan, bu süreçte İran’ın ne yönde bir pozisyon alacağı ve Suriye üzerindeki etkisini koruyup koruyamayacağı, önümüzdeki dönemin kritik başlıkları arasında yer alıyor.


Şam Yönetimi Sessizliğini Koruyor

Şu ana kadar Suriye makamlarından konuya dair herhangi bir resmi açıklama yapılmadı. Ancak diplomatik kaynaklar, Rusya’nın arabuluculuğuyla bir süredir perde arkasında yürütülen temasların olduğunu ve bu temasların sonucunda bir “ön mutabakat” aşamasına gelinmiş olabileceğini belirtiyor.

İddiaların doğrulanması halinde, bu anlaşma yalnızca İsrail-Suriye ilişkileri için değil, Ortadoğu’daki tüm güç dengeleri açısından tarihi bir kırılma yaratabilir. 1967’den bu yana süren Golan Tepeleri anlaşmazlığı başta olmak üzere birçok çatışma başlığının yumuşaması, bölgedeki diğer aktörlerin de pozisyonlarını gözden geçirmesine neden olabilir.


Sonuç: Yeni Ortadoğu’nun Eşiğinde mi?

Ortadoğu’da onlarca yıl süren düşmanlıkların ardından İsrail ile Suriye’nin barış masasına oturması ihtimali, “Yeni Ortadoğu” vizyonunun artık sadece bir temenni değil, stratejik bir gerçekliğe dönüşebileceği anlamına geliyor.

İddiaların doğrulanması, bölgede savaşın değil diplomasinin kazandığı yeni bir dönemin habercisi olabilir. Ancak bu sürecin ne kadar sürdürülebilir olacağı, tarafların vereceği kararlara ve bölgedeki büyük güçlerin bu barışa ne ölçüde destek vereceğine bağlı olacak.


Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.