web analytics

Dünyayı En Çok Kirleten Ülkeler; Türkiye Kaçıncı Sırada

Yayınlama: 22.09.2023
A+
A-

“Rekor” düzeyde seyreden sıcaklıklarla kendini gösteren iklim krizi; orman yangıları, kuraklık ve sele yol açıyor. İklim krizinin tetikçisi ise karbon emisyonları. “İklim değişikliğiyle mücadelede iş birliği” mesajı veren ülkeler, dünyayı en çok kirletenlerin başında geliyor. Çin, ABD, Hindistan, Almanya…

Dünya, küresel ısınma nedeniyle zor durumda. Araştırmalar, dünyanın 3 dereceye kadar ısınma yolunda ilerlediğini gösteriyor.

Küresel ısınmayı, sanayi öncesi döneme göre 1.5 dereceyle sınırlandırabilmek için hükümetlerin en önemli taahhüdü, karbon emisyonlarını azaltarak belli bir süre sonunda sıfırlamak, “net sıfır” hedefine ulaşmak.

Küresel Karbon Projesi (GCP) verilerine göre, dünya genelinde toplam karbon salımı, 2020 yılında 34 milyar 810 milyon ton olarak gerçekleşirken bu emisyonun yüzde 51,1’i Çin, ABD ve Hindistan tarafından gerçekleştirildi.

Dünyayı En Çok Kirleten Ülkeler Listesi;

Dünyayı en çok kirleten ülkelerin listesinin zirvesine baktığımız zaman sanayi üretiminin yüksek olduğu gelişmiş ülkeler göze çarpıyor.

20 gelişmiş ülke, sera gazı emisyonunun yüzde 80’inden sorumlu tutulurken, buna karşın 48 Afrika ülkesinin buradaki payı 0,55.

2022 raporlarına göre dünyayı en çok kirleten ilk 10 ülke şöyle: Çin, ABD, Hindistan, Rusya, Japonya, İran, Almanya, Suudi Arabistan, Güney Kore, Endonezya.

Listenin ilk iki sırasında yer alan ABD ve Çin daha geçtiğimiz günlerde iklim değişikliğiyle mücadelede iş birliği” mesajı verdi.

Bu mesajda, Çin ve ABD’nin atmosferde sera etkisine yol açan gazları en fazla üreten iki ülke olduğu kabul edilirken, iklim krizinin bu iki ülkenin iş birliği ve kararlılığı olmadan çözülemeyeceği vurgulandı.

İklim değişikliğiyle mücadele için somut eylemlerin gereğine işaret edildi. Küresel sıcaklık artışının 1,5 santigrat derecede tutulabilmesi için Çin’in karbon emisyonlarını ve metan gibi diğer sera etkisine yol açan gazların salınımı sınırlandırması ve yasa dışı ağaç kesimine karşı küresel çabalara katkı sağlaması gerektiğinin altı çizildi.

Tek başına küresel karbon emisyonunun yüzde 30,6’sından sorumlu olan Çin, 2020’de 10 milyar 668 milyon ton karbon salarken, bu rakamın 7 milyar 421 milyon tonu kömür nedeniyle oluştu. Kalan kısmın 1 milyar 612 milyon tonu petrol, 858 milyon tonu çimento ve 605 milyon tonu da doğal gaza bağlı karbon emisyonundan kaynaklandı.

Çin, iklim değişikliğiyle mücadelede daima aktif rol üstlendiğine dikkati çekiyor, doğal çevrenin korunması, yeşil ve düşük karbonlu enerjiye geçiş çabalarına öncelik verdiğini söylüyor.

Çin Devlet Başkanı Şi, “Ancak bu hedefe ulaşmanın yolu, yöntemi, hızı bizim tarafımızdan belirlenmeli ve asla başkalarından etkilenmemeli” demişti.

Çin, 2020 iklim eylem hedeflerine planlanandan önce ulaştığını açıklasa da Küresel Karbon Projesi’nin (GCP) 2022 raporu, Çin’in dünyayı en çok kirleten birinci ülke olduğunu ortaya koydu. Pekin yönetimi, iklim hedefleri kapsamında karbon emisyonlarını 2030’dan itibaren azaltmayı ve 2060’ta “karbon nötr” olmayı hedefliyor.

ABD Başkanı Joe Biden, 19 Eylül’de Birleşmiş Milletler Zirvesi’nde yaptığı konuşmada iklim değişikliğiyle mücadeleye dikkati çekti.

Yatırımları 4 katına çıkaracaklarını söyleyen Biden, “ABD olarak iklim konusundaki yatırımlarımızı 4 katına çıkaracağız. Hem kamuda hem özel kuruluşlar açısından daha fazla yatırıma ihtiyacımız var” şeklinde konuştu.

“Özellikle Pasifik’teki ada ülkeleri iklim değişikliğine karşı oldukça savunmasız durumda” olduğunu belirten Biden, “Küresel sera gazı emisyonlarını 2030’da kadar azaltacağız. Pandemi ve çatışmalar nedeniyle iklim hedeflerimizin gerisine düştük. Ancak bunlar toparlanıyor. ABD, iklim değişikliğinin küresel etkileri için 100 milyar dolar kaynak ayırdı” dedi.

Dünyanın en yoksul ülkeleri “iklim değişikliği tazminatı” istedi.

ABD İklim Özel Elçisi John Kerry, ABD’nin gelişmekte olan ülkelere “iklim değişikliği tazminatı” ödemeyeceğini söyledi.

Bloomberg’den Aaron Clark bir yazısında, ABD’nin şimdiye kadarki en büyük iklim tasarısıyla bile Çin’in yeşil harcamalarında geride olduğunu söyledi.

Clark, yazısında, “374 milyar dolar çok büyük bir para, ancak Çin ve AB, fosil yakıtlardan uzaklaşmak için daha fazla harcama yapıyor. Çin geçen yıl enerji geçişi için 297,5 milyar dolar harcarken, AB üye ülkeleri 155,7 milyar dolar ve 119,7 milyar dolar harcadı” sözlerine yer verdi.

Çin’in ardından en fazla karbon emisyonu yapan ülke ABD. ABD’nin 2020’de gerçekleştirdiği 4 milyar 713 milyon ton karbon salımı, küresel salımın yüzde 13,5’ine tekabül ediyor.

ABD’nin karbon salımının 2 milyar 21 milyon tonu petrol, 1 milyar 655 milyon tonu doğal gaz, 889 milyon tonu ise kömür kaynaklı. Veriler, ABD’nin petrol ve doğal gaz kaynaklı karbon salımında birinci sırada olduğunu gösteriyor.

Biden, iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında sıklıkla mesajlar veriyor.

Ancak Biden, iklim kriziyle mücadelede federal düzeyde kapsamlı adımlar atılmasını, yeni yetkilerin önünün açılmasını ve temiz enerji kaynakları için ek fonlar ayrılmasını gerektirecek ulusal acil durum ilanında henüz bulunmadı.

Biden bir yandan iklimle mücadele diyor, bir yandan da Willow Oil petrolünün sondajına izin veriyor.

Çevreciler, iklim kriziyle ilgili ulusal acil durum ilan etmesi için başkanlığının ilk günlerinden beri Biden’a baskı yapıyor.

Biden’ın Alaska’nın petrol rezervleri açısından oldukça zengin olan North Slope bölgesindeki Willow Oil petrolünün sondajına izin vermesine çevreciler “ihanet” şeklinde tepki verdi.

Başkan’ın son sözlerinden sonra çevreciler Biden’ı “pratikte değil, gerçekte” ulusal acil durum ilan etmeye çağırdı.

Dünyanın en çok karbon emisyonu üreten üçüncü ülkesi Hindistan’ın 2020’de gerçekleştirdiği 2 milyar 442 milyon tonluk karbon salımı, küresel emisyonun yüzde 7’sini oluşturuyor.

Hindistan’ın emisyonunun 1 milyar 588 milyon tonu kömürden, 603 milyon tonu petrolden, 127 milyon tonu doğal gazdan, 123 milyon tonu ise çimentodan kaynaklanıyor.

Ülke ekonomisinin Çin’i geçme hedefi yüzünden gerekli olan enerji ihtiyacı hem dışarıdan petrol ve gaz gibi hem de içeriden kömür gibi konvansiyonel enerji kullanımlarını azaltmayı çok zor kılıyor. Özellikle kömürde dünyanın en büyük ikinci tüketicisi olan Hindistan’ın hızlı büyüme hedefleri devam ettikçe kömürdeki talep artışının azalmasının da imkansız olacağı düşünülüyor.

Hindistan Başbakanı Modi “Biz Hindistan olarak üzerimize düşeni yapıyoruz. Yenilenebilir enerji alanında iddialı bir hedefimiz var: 2030 yılına gelindiğinde 450 gigavat, taahhüdümüz bu. Kalkınma alanındaki zorluklarımıza rağmen temiz enerji, enerji etkinliği, ormanlar alanlarını artırma ve biyo-çeşitlilik alanlarında cesur adımlar atıyoruz. Bu yüzdendir ki dünya ülkeleri arasında küresel ortalama sıcaklık artışını 2 dereceden düşük tutma taahhüdüne odaklanan ender ülkelerden biriyiz” şeklinde konuştu.

Hindistan Başbakanı bu açıklamaları 2021 yılında yapmıştı fakat 2022 raporlarına göre Hindistan dünyayı en çok kirleten 3’üncü ülke oldu.

Dünyanın en büyük beşinci karbon yayıcısı olan Japonya, 2050 yılına kadar karbon nötr olmayı taahhüt etti.

Japonya’da iklim değişikliğiyle mücadele için yeşil dönüşüm programı başlatılmasına rağmen nükleer enerjinin kullanılmasına da daha fazla odaklanılması gündeme geldi.

2022 raporlarına göre Japonya dünyayı en çok kirleten 5’inci ülke oldu.

“İklim değişikliği: Ekonomik sonuç maliyetleri ve 2050’ye kadar senaryo analizi” adlı rapora göre 2000’den 2021’e kadar, iklim değişikliğini krizinin sonuçları Almanya’da en az 145 milyar euro ekonomik zarara yol açtı.

2050’ye kadar ise araştırmacılar küresel ısınmanın boyutuna bağlı olarak ülkede 280 ila 900 milyar euroluk kümülatif ekonomik zarar bekliyor.

Zararlar, tarımsal verim kaybını, şiddetli yağmur ve sel nedeniyle binaların ve altyapının hasar görmesini veya tahrip olmasını, mal taşımacılığının aksamasını ve sağlık sistemi üzerindeki etkiyi içeriyor.

Almanya, 2022 raporlarına göre dünyayı en çok kirleten 7’nci ülke.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, geçtiğimiz günlerde BM’de yaptığı konuşmada, geleceğin konuları arasında iklim değişikliğiyle mücadelenin de yer aldığını anımsatarak, özellikle sanayileşmiş ülkelerin iklim krizine karşı mücadelede sorumluluk taşıdıklarını belirtti.

Scholz, herkesin iklim hedeflerine ulaşmak için çaba sarf etmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

”Her Geçen Gün Dünyayı Daha Çok Kirletmeye Devam Ediyor.”

Türkiye’nin karbon emisyonlarına katkı çerçevesinde tarihsel sorumluluğu olmadığını vurgulayan Erdoğan, daha çok kirleten ülkelerin daha fazla sorumluluk alması gerektiğine işaret etmişti. 

Erdoğan Türkiye’nin krizle mücadeleye katkı sunacağını dile getirmişti: Benzer ekonomik seviyedeki ülkelerle eşit şartlarda olmak kaydıyla küresel iklim eylemine katkı sunmaya devam edeceğiz.

Fakat sorumluluk alması gereken ülkeler bu durumdan kaçınmakla beraber her geçen gün dünyayı daha çok kirletmeye devam ediyor.

Küresel sıcaklık artışının temel nedeni insan faaliyetleri sonucu ortaya çıkan sera gazı emisyonları olurken, küresel sıcaklık artışının yüzyıl sonuna kadar “yaşanabilir son limit” olarak tanımlanan 1.5 dereceyle sınırlandırılması için emisyonlarda hızlı ve keskin düşüş sağlanması gerekiyor.

İklim aciliyetine rağmen hükümetlerin ulusal politikaları, emisyonlarda ihtiyaç duyulan düşüşü sağlamak için yetersiz ve ortaya çıkan “emisyon boşluğu” küresel ısınmanın 21. yüzyılda 1.5 dereceyi aşma riskini artırıyor.

Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde bulunan Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli’ne (IPCC) göre, sera gazı ve karbon emisyonlarında devam eden artış, küresel ısınmanın etkilerinin de artarak devam edeceği anlamına geliyor. Sıcaklık artışıyla sıcak hava dalgalarının yoğunluğu, aşırı yağmur ve diğer uç hava olayları da sıklaşırken, dünyanın tüm bölgelerinde bu olaylar gıda ve su güvenliğini riske atıyor.

Küresel ısınmanın en derin etkileri Afrika, Güney Amerika, ada ülkeleri ve yerel halklar gibi iklim değişikliğinde en az etkisi bulunan toplumlar ve yaşadıkları bölgelerde görülüyor.

Dünyada yaklaşık 3,6 milyar insan iklim krizine karşı aşırı kırılgan bölgelerde yaşıyor.

Dünya Meteoroloji Örgütü’ne (DMÖ) göre, küresel sera gazı emisyonlarının yalnızca bir kısmından sorumlu olan Afrika kıtası iklim değişikliğinden orantısız şekilde zarar görüyor.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.