Saldırının, İsrail-İran hattındaki süregelen gerilimin enerji altyapısına sıçramasıyla birlikte çok daha büyük sonuçlara yol açabileceği değerlendiriliyor.
İran, Güney Pars sahasında yürüttüğü 24 ayrı geliştirme fazı sayesinde ülkenin enerji ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılıyor ve ihracat gelirlerinin önemli bir kısmını elde ediyor. Aynı saha üzerinde faaliyet gösteren Katar ise, North Dome bölümünden elde ettiği doğalgazı sıvılaştırarak (LNG) dünyanın en büyük doğalgaz ihracatçılarından biri konumuna geldi. doğal gaz doğal gaz
Bu nedenle Güney Pars doğal gaz sahası yalnızca İran için değil, tüm küresel enerji arzı ve fiyat dengesi açısından da stratejik öneme sahip.
İran devlet medyasına ve yerel kaynaklara göre, 14 Haziran günü sabah erken saatlerde İran’ın Asaluye kentinde bulunan Güney Pars 14. fazındaki üretim ve işleme tesisleri hedef alındı. Saldırının, İsrail tarafından gönderilen insansız hava araçları (drone) ile gerçekleştirildiği bildirildi.
Tasnim ve Fars haber ajansları, saldırının ardından tesiste büyük bir yangının çıktığını ve yangının kısa sürede kontrol altına alınmaya çalışıldığını duyurdu. İran’ın yarı resmi ajansı IRNA ise saldırının sabotaj niteliğinde olduğunu ve tesisin bazı bölümlerinde ağır hasar meydana geldiğini açıkladı.
İran resmi makamları, saldırının ardından herhangi bir can kaybının yaşanmadığını belirtse de, enerji üretiminde geçici kesintiler yaşanabileceği kaydedildi.
İsrail tarafından henüz resmi bir açıklama yapılmazken, Batı medyasında da saldırıya ilişkin haberlerin doğrulama süreci devam ediyor. Ancak İsrail’in son aylarda İran’a yönelik gerçekleştirdiği siber saldırılar, askeri operasyonlar ve nükleer programı hedef alan sabotaj faaliyetleri dikkate alındığında, bu saldırının İsrail kaynaklı olma ihtimali üzerinde uluslararası basın geniş şekilde duruyor.
ABD merkezli Reuters, Associated Press (AP) ve Financial Times gibi medya kuruluşları ise, saldırının enerji güvenliği açısından küresel piyasaları ciddi şekilde etkileyebileceğine dikkat çekiyor. Özellikle Avrupa ve Asya’daki doğalgaz fiyatlarında kısa süreli dalgalanmalar yaşanabileceği ifade ediliyor.
Katar ve Çin başta olmak üzere bazı enerji ithalatçısı ülkelerin temsilcileri de konuyla ilgili diplomatik girişimlerde bulunmaya başladı.
İran Devrim Muhafızları Ordusu yetkilileri, saldırının arkasında İsrail’in olduğunu düşündüklerini belirterek, “bu tür saldırıların cevapsız kalmayacağını” vurguladı. İran Dışişleri Bakanlığı da BM Güvenlik Konseyi’ni göreve çağırdı ve saldırının “uluslararası hukukun açık bir ihlali” olduğunu açıkladı.
İran, son dönemde İsrail’in Lübnan, Suriye ve Irak’taki askeri varlıklarına karşı da bazı operasyonlar gerçekleştirmişti. Uzmanlar, Güney Pars saldırısının bölgedeki vekalet savaşlarını doğrudan enerji kaynaklarına taşıdığına ve çok daha geniş çaplı çatışma ihtimalini artırdığına dikkat çekiyor.
Saldırının ardından Brent petrol ve doğalgaz fiyatları kısa süre içinde yükseliş gösterdi. Brent petrolü 87 dolar bandına yükselirken, LNG kontratlarında da %5’e varan artışlar yaşandı.
Uzmanlar, Güney Pars tesislerinde üretimin uzun süreli sekteye uğramasının hem İran’ın ihracat gelirlerinde hem de bölgesel enerji güvenliğinde kırılmalara yol açabileceğini değerlendiriyor. Özellikle Katar’ın kuzeydeki North Dome üretimi de dolaylı risk altına girebilir.
Ayrıca, Hormuz Boğazı’nda yaşanabilecek olası gerilimlerin enerji sevkiyatında aksamalara ve fiyatlarda daha büyük dalgalanmalara neden olabileceği vurgulanıyor.
Saldırının hemen ardından ABD, Rusya, Çin ve AB ülkelerinden çeşitli diplomatik mesajlar gelmeye başladı. Beyaz Saray, bölgedeki gerginliğin tırmanmasının kimsenin yararına olmadığını belirtti. Çin Dışişleri Bakanlığı ise, enerji tesislerine yönelik saldırıların “küresel enerji istikrarına doğrudan tehdit” oluşturduğunu açıkladı.
Birleşmiş Milletler ise taraflara itidal çağrısında bulundu ve olayın uluslararası bir soruşturmaya konu olabileceğini bildirdi. Ancak hem İran hem İsrail kaynaklarının karşılıklı suçlamaları, soruşturmanın kısa sürede sonuçlanmasını zorlaştırıyor.
Orta Doğu uzmanları, bu saldırının yalnızca askeri bir provokasyon olmadığını, aynı zamanda ekonomik ve stratejik sonuçları olan ciddi bir hamle olduğunu belirtiyor. Enerji politikaları uzmanı Dr. Amir Hosseini’ye göre:
“İsrail’in hedefi yalnızca İran’ın nükleer programı değil; enerji gelirlerini sekteye uğratmak ve küresel enerji dengelerini yeniden şekillendirmek olabilir. Bu saldırı, enerji savaşlarının başlangıç noktası olabilir.”
İran’ın Güney Pars sahasına yönelik saldırı, sadece bölgesel bir askeri olay olarak kalmayabilir. Enerji güvenliği, küresel arz dengeleri ve büyük güçler arasındaki diplomatik ilişkiler açısından çok daha geniş etkiler doğurabilir.
Bu gelişmeyle birlikte, İsrail-İran hattındaki mücadele artık sadece nükleer tesislerle sınırlı kalmayıp, ekonomik damarları da hedef almaya başlamış görünüyor. Önümüzdeki günlerde atılacak adımlar, yalnızca Orta Doğu değil, dünya genelinde enerji fiyatlarını ve siyasi dengeleri şekillendirebilir.