Her insanın mutlaka kimsesiz bir yanı vardır. Kimi eşinden ayrı düşmüştür kimi yuvasından kimi öz
yurdundan…
Bu kimsesizliğin sancısı çok derindir bir o kadar da sızılı. Sızım sızım sızlar, diyar diyar gezdirir de of
dedirtmez.
Soracaksınız belki de bana, senin kimsesiz bir yanın var mı diye.,
Evet var, ben kimsesiz yanımı bu vatana adadım, bir de türkü tutturdum Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün
en sevdiğinden: “Selanik Türküsü.”, kendi kendime yaşar giderim öylece işte.
*
Anlaşılmanın ve hissedilmenin umudunu keseli çok oldu benim. Bu yüzden kimsesizliğimi azığıma
kattım diyar diyar dolaştım. Bu yaptığım kimine göre deliceydi kimine göre zekice. Ne fark ederdi ki?
Cizre’den tutun da Edirne’ye dek Anadolu’nun her karışını buram buram içime çektim. Çektikçe yeniden
aşık oldum, çektikçe yeniden tutuldum, çektikçe yeniden vuruldum vatana…
Zorun neydi senin diyorsunuz belki de, hiçbir zorum yoktu. Fakat damarlarımda akan kanın sebebi bu
aşk iken, karış karış attığım bu adımlardan daha doğal ne olabilirdi ki?
Ben her şeye razıyım. Bu uğurda başıma gelebilecek iyi ve kötü her şeye canı gönülden razıyım. İsyan
etmiyorum, tövbekar değilim, bu böyle bir aşk, doğuştan alnıma, alnımdan parmak uçlarıma yazılmış bir
aşk.
Kimse göremiyorbunu,herkes beni dönüştürmek, bir kalıba sokmak istiyor, kime ne zararım olmuş ki
beni zincirlere vurmak istiyorlar? “BİZ SENİN İYİLİĞİNİ…” ile başlayan her cümle kulağımı kanatıp,
kalbime ok gibi saplanıyor.
Seni seviyorum, seni kaybetmek istemiyorum ile başlayan her cümlenin samimiyetsizliği beni toprağın
yedi kat altına gömüyor adeta. Hele ki hayat devam ediyor ile başlayan cümleleriniz şah damarımı söküp
atıyor vücudumdan.
Ben buyum, 18’imde ne isem 28’imde de buyum. İnsanları olduğu gibi kabul edin artık. Belki bu
sitemlerim sizleri boğdu fakat içimde o kadar çok birikti ki…
Neyse.
*
Vatan sevgisini, yedi düvele anlatmanın nesi kötü olabilir? Neden bunca nutuklarınız, endişeleriniz?
Korkmayın demekten içime kapanışlarımı göremez oldunuz.
Bazı insanların kaderi bunun için yazılır. Bu aşkı, bu ızdırabıkoynunda beslesin büyütsün diye yazılır.
Kadere inanan ben, boynum kıldan ince demişken sizlere ne oluyor?
Bu vatanın her bir karışına doğuştan vurulan çocukların kaderi kimsesizliktir. İterler, kakarlar, hor
görürler, küçümserler, kızarlar döverler de o hep vatanına siper olmasını bilir. Yine de vazgeçmez bu
sevdadan. Kimisi parmaklarındaki kanı mürekkep yapar, satırları bir bir dökerken içinden gözyaşlarını
içine atar. Kimisi parmaklarıyla namlusunda dans eder, bu vatanın kimsesiz evlatlarının kinini toprağa
gömer. Ne fark eder ki? Sonuçta her ikisi de aynı aşkın ızdırabında gecenin karanlığına diz çöker.
İster kabul edin ister etmeyin; bizim gerçeğimiz nedir biliyor musunuz? Kimsesizliğimizin türküsü
vatanımız…
Ve bizim öyle bir kimsesizliğimiz var ki, bizden olacaklar bile kimsesiz.
*
Neyse…
Bundan sonraki yazılarımda, gündeme dair daha analitik konularda buluşmak dileğiyle.
Saygılarımla..
Azerbaycan Devlet Tarım Üniversitesinin Öğretmeni, ”Ebedi Birlik” Gençlik Kamu Birliğinin üyesi : Çinare Seferova