Törenin adresi, Irak Kürdistan Bölgesi’ne bağlı Süleymaniye’nin Raperin ilçesi. Sabah saatlerinde başlayacak törende, 33 ila 44 kişilik bir PKK’lı grup, önceden belirlenen bir noktada silahlarını resmen teslim edecek. Bu sembolik ama güçlü adım, örgütün silahlı mücadeleyi sona erdirmeye yönelik attığı ilk somut adım olarak yorumlanıyor.
Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrı sonrasında örgüt içindeki tartışmaların ardından bu kararın alındığı belirtiliyor. Törenin uluslararası boyutu ise katılım düzeyiyle daha da önem kazanıyor.
Rûdaw’ın edindiği bilgilere göre, silah bırakma törenine hem örgüt içinden hem de bölgesel ve ulusal aktörlerden önemli isimler katılıyor:
Bu geniş katılımlı liste, sürecin yalnızca PKK ile sınırlı olmadığını, çok aktörlü bir geçiş döneminin parçası olduğunu ortaya koyuyor.
Silah bırakma süreci, yalnızca örgütsel düzeyde değil, bölgesel barış ve istikrar açısından da tarihi bir eşik anlamına geliyor. Türkiye için bu tören, yıllardır mücadele ettiği terör meselesinde yeni bir sayfa olabilir. Ancak uzmanlar, sembolik törenlerin ötesinde kalıcı bir barış için silahların sadece bırakılmasının yeterli olmadığını, yasal, siyasi ve toplumsal süreçlerin de bu çerçevede ilerletilmesi gerektiğini vurguluyor.
Törenin bir diğer dikkat çeken yönü ise uluslararası mesajı. Özellikle ABD, AB ve Birleşmiş Milletler’in dikkatle takip ettiği süreç, Kürt sorununa dair çözüm arayışlarında yeni bir zeminin habercisi olabilir.
Kürt halkı arasında törene dair duygular karmaşık. Kimi bu gelişmeyi umut verici ve geç kalınmış bir adım olarak görürken, kimileri ise “gerçek çözümün sadece sembolizmle olmayacağı” görüşünde. Ancak ortak kanaat, artık çatışmaların değil siyasetin konuşulması gerektiği yönünde.
Bu törenin ardından farklı bölgelerde benzer teslim süreçlerinin planlandığı belirtiliyor. Özellikle Kandil ve Mahmur’daki yapılarla da temaslar yürütülüyor. Türkiye tarafında ise henüz resmi bir açıklama yapılmasa da gözler Ankara’da.