26 Haziran’da Rusya Federal Mahkeme İcra Memurları Servisi (FSSP), Araz Ağalarov hakkında icra işlemi başlattı. Yüzeyde bu, sıradan bir mali borç davası gibi sunuldu. Ancak Yeni Musavat’ın analiz birimi bu sürecin ardında çok daha derin siyasi hesaplar olduğunu ortaya koyuyor.
Ağalarov’un hem Azerbaycan asıllı olması, hem de yıllardır Bakü’ye verdiği açık destek; onu Moskova için “dikkatle izlenen figür”e dönüştürmüş durumda.
Ağalarov, yalnızca serveti 1,7 milyar doları aşan dev bir iş adamı değil. Aynı zamanda Azerbaycan devletine, halkına ve milli kimliğine duyduğu açık destekle tanınıyor. Oğlu Emin Ağalarov, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in torunlarının babası ve Bakü yakınlarında inşa ettiği “Sea Breeze” tatil kompleksiyle Azerbaycan’ın en büyük turizm projelerinden birine imza atıyor.
Emin aynı zamanda, Karabağ Savaşı sırasında ve sonrasında Azerbaycan’ın tezlerini Rus kamuoyuna anlatan ve Ermeni propagandasına karşı güçlü seslerden biri olarak öne çıktı. Son olarak da, iki önemli adım atarak Kremlin’i açıkça rahatsız etti:
Bu hamleler, Kremlin’in “soydaşlarını koruma” doktrinini ciddi biçimde zorlayacak nitelikte. Zira hem Araz hem Emin Ağalarov Rus vatandaşı ve Putin rejimi için bu tür figürler hem “araç” hem de gerektiğinde “rehin” olarak görülüyor.
Ağalarov’un hedef alınması tesadüf değil. Çünkü:
Hatırlanacağı üzere, 22 Mart 2024’te Moskova’daki Crocus City Hall binası büyük bir terör saldırısına uğramış, 150’den fazla kişi hayatını kaybetmişti. Ağalarov ailesi bu saldırının mağduru kabul edilse de, Kremlin şimdi bu dosyayı yeniden açarak vergi, terör, ya da finansal denetim bahanesiyle yeni baskılar uygulayabilir.
Putin’in gerektiğinde kendi çevresinden bile insanları gözden çıkarabildiği biliniyor. Özellikle eski Sovyet coğrafyasında, Moskova ile ticari bağı olan iş insanlarını rehin alma stratejisi Rusya’nın alışıldık taktiği haline geldi. Ağalarovlar da bu “gizli baskı diplomasisinin” yeni hedefi olabilir.
Kremlin’in bu adımı, yalnızca Araz Ağalarov’a karşı değil, aynı zamanda Azerbaycan’a yönelik bir mesaj olarak okunmalı: “Sizinle bağları olan milyarderleri bile hedef alırız.” Ancak bugünün Azerbaycan’ı, ne siyasi ne ekonomik ne de uluslararası düzlemde 1990’lardaki konumunda değil.
Bakü artık güçlü müttefikleri, sağlam ekonomisi ve kararlı siyasi iradesiyle, hiçbir post-Sovyet şovinizmin baskısına boyun eğecek bir devlet değil.
Ağalarov ailesi yalnızca iş dünyasında değil, aynı zamanda diaspora, kültür ve milli kimlik alanında da Azerbaycan’ın en güçlü sembollerinden biri haline gelmiştir. Rusya, bu isimleri baskı unsuru olarak kullanmaya devam ederse, yalnızca Azerbaycan’la değil, tüm Türk dünyasıyla ilişkilerini zedeleme riskini de göze almış olur.
Ve tarih şunu kanıtlamıştır:
Kimin rehin, kimin kahraman olacağına sadece Kremlin karar veremez.