Rusya Federasyonu İçişleri Bakanlığı, ölüm nedenlerinden birinin “kalp krizi” olduğunu duyurdu. Ancak Bakü’de yapılan adli tıp incelemesi, gerçeklerin çok daha sarsıcı olduğunu ortaya koydu. Azerbaycan Sağlık Bakanlığı’na bağlı Adli Tıp Kurumu, kardeşlerin ölümüne “çoklu kırıklar, yumuşak doku ezikleri, iç kanama ve travmatik şok” gibi bulguların neden olduğunu, bunun da yoğun darp ve sistematik şiddet sonucu gerçekleştiğini bildirdi.
Aynı gün, Yekaterinburg’da yaklaşık 40’a yakın Azerbaycan vatandaşının da gözaltına alındığı bildirildi. Bu operasyonun amacı veya yasal dayanağı hakkında resmi bir açıklama yapılmadı. Azerbaycan diasporası ise sosyal medyada, Rusya’da son yıllarda giderek artan yabancı düşmanlığı ve etnik ayrımcılığın kurbanı olduklarını dile getiriyor. Yekaterinburg’daki olay, diaspora topluluğu içinde derin korku ve öfkeye neden oldu.
Azerbaycan hükümeti, olayları basit bir adli vaka olarak değil, devletler arası bir kriz olarak değerlendirdi.
30 Haziran’da Azerbaycan polisi, Rusya’ya ait Sputnik medya ajansının Bakü ofisine operasyon düzenledi. Ofisteki bazı gazeteciler gözaltına alındı, binaya girişler yasaklandı. Olay uluslararası basında “misilleme operasyonu” olarak yankı buldu.
Rusya Dışişleri Bakanlığı, Sputnik Azerbaycan’a yapılan bu operasyonun “uluslararası medya özgürlüğüne aykırı” olduğunu belirtti ve Azerbaycan Büyükelçiliği’ne nota verdi. Ancak Bakü kararlı: “Ülkemizin vatandaşları Rusya’da dövülerek öldürülürken kimse özgürlükten söz etmedi.”
Bu olaylar, Azerbaycan ile Rusya arasında sadece diplomatik değil, kültürel, toplumsal ve medya düzeyinde de derin bir kırılmaya yol açtı. Azerbaycan, bu süreci uluslararası kurumlara taşıyacağını duyurdu. Rusya ise henüz detaylı bir soruşturma başlatmadı.
Uzmanlara göre, bu kriz yalnızca bir polis şiddeti olayı değil.
Yekaterinburg’da hayatını kaybeden iki Azerbaycanlının cesetleri, sadece birer birey değil; iki devlet arasındaki yeni bir güven krizinin sembolü haline geldi. Bakü, bu dosyayı kapatmaya niyetli değil. Rusya ise sessizliğini koruyor. Önümüzdeki günlerde, bu çatışmanın uluslararası hukuk ve medya üzerinden yeni cephelere sıçrama ihtimali oldukça yüksek.