Geçtiğimiz cuma günü İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı İsrael Katz, İsrail ordusunun askerleriyle bir araya geldi. Bu görüş, İsrail ordusunun moralini yükseltmeyi amaçlayan klasik bir propaganda çalışması gibi görünse de, perde arkasında saklanmaya çalışılan bir gerçeğin gün yüzüne çıkmasına neden oldu. Çünkü bu görüş, İsrail’in uzun süredir gizlemeye çalıştığı ciddi bir darbenin dolaylı kanıtı oldu.
İsrail yönetimi yıllardır askeri kayıplar ve operasyonel başarısızlıklar hakkında ciddi bir sansür politikası izliyor. Öz medyasını ve küresel haber ağlarını kullanarak zafer imajı çizen Tel Aviv yönetimi, özellikle İran’la yaşanan çatışmalarda kamuoyuna açık bir zafiyet göstermemeye büyük özen gösteriyor. Ancak her ne kadar dezenformasyon makinesi çalışsa da, zaman zaman bazı gerçekler sızıyor ve resmi söylemlerle çelişen bilgiler kamuoyuna ulaşıyor.
Bu duruma en güncel örnek, İran’ın İsrail’in askeri istihbarat merkezi olan “Aman” ve onun en stratejik birimi olan 8200 Birimi’ne yönelik düzenlediği füze saldırısıyla ilgili. İran kaynakları bu saldırının sadece sembolik olmadığını, doğrudan binayı hedef aldığını ve birkaç İsrail askerinin hayatını kaybettiğini duyurdu. İsrail ise her zamanki gibi bu iddiaları “asılsız” diyerek reddetti. Ancak Netanyahu ve İsrail Katz’ın son ziyareti, bu yalanın adeta kendi elleriyle deşifre edilmesine sebep oldu.
Cuma günü gerçekleşen görüşün detayları dikkatle incelendiğinde, ortaya çıkan görüntülerin istihbarat merkezi binasında değil, geçici ve farklı bir binada çekildiği anlaşılıyor. Bu da İran’ın iddialarının doğruluğunu destekler nitelikte. Çünkü böylesine önemli bir görüşmenin asli binada değil de yedek bir tesiste gerçekleşmesi, ana merkezin kullanılamayacak kadar büyük hasar gördüğünü ortaya koyuyor. Aksi takdirde Netanyahu gibi güvenlik takıntısı olan bir lider, medyanın karşısına geçerek bir “şov” için dahi olsa orada olurdu.
Öte yandan görüşmenin zamanlaması da oldukça dikkat çekici. Yahudiler için kutsal sayılan Şabat gecesinden hemen önce yapılması, olayın olağanüstü önemini gösteriyor. Çünkü böylesine hassas zamanlarda siyasi liderlerin kamuya açık etkinlikler düzenlemesi nadirdir. Ancak bu defa, doğrudan Aman personeliyle görüşmek üzere özel bir zamanlama tercih edildi. Görünüşe göre bu, sadece sembolik bir ziyaret değil, aynı zamanda içerideki krizleri kontrol altına alma hamlesiydi.
Netanyahu ve İsrail Katz’ın yalnızca Aman askerleriyle görüşmesi de ayrı bir sinyal taşıyor. İsrail ordusunun çok sayıda farklı birimi varken, neden sadece askeri istihbaratla bu özel temas kuruldu? Uzmanlar bu tercihin, İran saldırısında en ağır kaybı bu birimin verdiğini ve moral-motivasyon açısından ciddi bir boşluk oluştuğunu gösterdiğini düşünüyor. Netanyahu bu görüşmeyle hem güven tazelemek, hem de içerideki moral çöküntüsünü gidermeye çalıştı.
İsrail’in gizlemeye çalıştığı darbenin kamuoyu önüne bu şekilde sızması, Tel Aviv’in yıllardır uyguladığı bilgi sansürünün ne denli kırılgan olduğunu da gözler önüne seriyor. Teknoloji ve medya çağında hiçbir bilgi sonsuza kadar saklı kalmıyor. Rejim ne kadar bastırırsa bastırsın, gerçekler bir şekilde kendine yol buluyor. İran tarafından dile getirilen ve başlangıçta yalanlanan bilgiler, şimdi Tel Aviv’in kendi görüntüleriyle doğrulanmış oldu.
Netanyahu ve İsrail yönetimi açısından bu ziyaret sadece sembolik değil; aynı zamanda bir itiraf niteliği taşıyor. İsrail’in görünürdeki güçlü cephesinin ardında, derin bir kırılganlık ve ciddi bir moral kaybı var. İran’la yaşanan bu siber ve askeri savaşın, artık sadece ekranlarda değil, doğrudan kalplerde ve karargahlarda hissedildiği ortada.