Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde düzenlenen Denetimli Serbestlik Sistemi Değerlendirme Toplantısında yeni düzenlemenin detaylarını kamuoyuyla paylaştı.
Bakan Tunç, uzun süredir kamuoyunda tartışılan bir konuya netlik getirerek, artık 2 yıl ceza alan bir hükümlünün en az 36 gününü cezaevinde geçireceğini açıkladı. Tunç şu ifadeleri kullandı:
“Yeni düzenlemeyle birlikte, mahkemelerce verilen 2 yıl hapis cezası artık cezaevine hiç girmeden infaz edilmeyecek. Hükümlü, koşullu salıverme tarihine kadar olan sürenin en az 10’da 1’ini ceza infaz kurumunda geçirecek. Bu da 2 yıl ceza alan biri için minimum 36 gün demek. Daha önce, 2 yıla kadar hapis cezası alan kişiler, 1 yıl koşullu salıverme ve 1 yıl sabit denetimli serbestlik süresinden dolayı hiç cezaevine girmeden cezalarını tamamlıyordu. Bu durum toplumda tepki çekiyor, adalet duygusunu zedeliyordu.”
Tunç, aynı şekilde 1 yıl hapis cezası alan bir kişinin artık en az 18 gün, 6 ay ceza alan birinin ise 9 gün cezaevinde kalmasının zorunlu olduğunu belirtti.
Adalet Bakanı Tunç, denetimli serbestlik sisteminin temel felsefesine de vurgu yaptı. Bu sistemin yalnızca bir infaz biçimi olmadığını, aynı zamanda bireyleri topluma yeniden kazandırmayı hedefleyen bir rehabilitasyon süreci olduğunu dile getiren Tunç, şöyle konuştu:
“Denetimli serbestlik, suçla yüzleşmiş bir bireyin topluma yeniden kazandırılmasını mümkün kılan bir köprüdür. Bu sistem, cezanın amacı olan ıslah ve topluma kazandırma hedefini gerçek anlamda yansıtan, insan onuruna dayalı bir yaklaşımı esas alıyor. Bizim adalet anlayışımızda ceza yalnızca bir cezalandırma değildir; aynı zamanda kişiye dönüşüm fırsatı sunan bir iyileştirme sürecidir.”
Tunç, bu sistem sayesinde bireylerin tamamen dışlanmak yerine, eğitim ve sosyal programlarla desteklenerek yeniden topluma kazandırılmasının hedeflendiğini belirtti.
Bakan Tunç’un verdiği rakamlar, denetimli serbestlik sisteminin sahadaki etkisini gözler önüne serdi. 2005’ten bu yana:
Tunç, bu rakamların denetimli serbestliğin etkisini yalnızca ceza değil, topluma dokunan iyileştirme ve sorumluluk faaliyetleriyle gösterdiğini ifade etti.
Adalet Bakanı, bu yasal düzenlemenin toplumun adalet duygusunu pekiştireceğini, “suç işleyen yanına kâr kalıyor” anlayışını ortadan kaldıracağını ifade ederek, şu değerlendirmede bulundu:
“Toplumda infiale neden olan birçok suç, sırf ceza süresi kısa olduğu için cezasız kalıyor algısına yol açmıştı. Bu düzenleme ile birlikte artık adaletin sadece kâğıt üzerinde değil, sokakta da hissedilmesini sağlayacağız.”
Toplantıda konuşan Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım ise cezaların infazının sadece devletin değil, toplumun tüm kesimlerinin sorumluluğu olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti:
“Kamu yararına çalışma gibi tedbirlerle yalnızca kamu kurumlarının iş yükü azaltılmıyor, aynı zamanda yükümlüler sosyal hayata uyumlu bireyler haline getiriliyor. Sivil toplum kuruluşlarıyla yapılan iş birlikleri, denetimli serbestliğin başarısını artırıyor. Akademisyenlerin desteğiyle daha kapsayıcı ve bilimsel bir yaklaşımla sistem geliştiriliyor.”
Yeni yargı paketiyle birlikte, özellikle kamuoyunu rahatsız eden kısa süreli hapis cezalarının infaz edilmeden geçiştirilmesi dönemi sona eriyor. 2 yıl ve altı ceza alanlar artık cezaevinin kapısından içeri girecek. Böylece, hem cezaların caydırıcılığı artacak hem de adalet sistemine olan güven güçlenecek.
Adalet Bakanlığı bu düzenlemeyle, adaletin yalnızca ceza vermekle değil, o cezayı insan onuruna uygun bir şekilde infaz etmekle tamamlandığına dikkat çekiyor.