İsrail ve İran arasında çatışma giderek şiddetlenirken önemli bir gelişme yaşandı.
ABD’nin Başkanı Donald Trump, G7 Zirvesi kapsamında yayımlanan ortak İran-İsrail bildirisine imza atmamasıyla dikkatleri üzerine çekti. Taslak bildiride İsrail’in kendini savunma hakkı vurgulanırken, İran’a yönelik nükleer tehditlere dair sert mesajlar yer aldı. Ancak Trump’ın bu bildiriyi onaylamaması, hem ABD iç siyasetinde hem de uluslararası arenada tartışma yarattı.
G7 liderleri, Ortadoğu’daki tırmanan gerilimi masaya yatırdı. Zirvede hazırlanan ortak bildiride İsrail’e açık destek verilirken, şu ifadeye yer verildi:
“İsrail’in kendini savunma hakkı vardır.”
Bu cümleyle birlikte İran’ın bölgesel faaliyetleri kınanırken, özellikle Tahran yönetiminin nükleer programına dair endişeler öne çıkarıldı.
G7 taslak metninde İran’ın nükleer silah sahibi olamayacağı net bir dille ifade edildi. Ayrıca Tahran’ın nükleer müzakerelere “yapıcı ve esnek” bir tutumla yaklaşması çağrısı yapıldı. Bildiride, nükleer müzakerelerin sürdürülmesinin bölgesel barış için kritik önemde olduğu vurgulandı.
Ancak bu kritik bildiriyi Başkan Donald Trump’ın imzalamaması dikkat çekti. Konuyla ilgili henüz resmi bir açıklama yapmayan Trump, son dönemde İran-İsrail gerginliğine dair yaptığı açıklamalarda da farklı bir çizgi izlemişti. Daha önce “İran ve İsrail anlaşmalı, tıpkı Hindistan-Pakistan gibi” diyerek diplomasi vurgusu yapan Trump’ın bu tavrı, G7’nin ortak duruşuyla örtüşmüyor.
Trump’ın bu bildiriyi imzalamaması, birçok analiste göre yaklaşan seçimler öncesi hem Cumhuriyetçi tabana mesaj verme amacı taşıyor hem de Biden yönetiminin dış politikasına bilinçli bir karşı duruş içeriyor. Özellikle İsrail’e verilen açık desteğin yanında Trump’ın ihtiyatlı kalması, onun dış politika stratejisinde daha pragmatik ya da kendi deyimiyle “daha büyük bir anlaşma” hedeflediğine işaret ediyor olabilir.
Trump’ın imza atmaması, G7 liderleri arasında İran-İsrail konusunda fikir ayrılıkları olabileceğine dair yorumlara neden oldu. Ortadoğu’da savaşın eşiğinde olunan bir dönemde, Batı dünyasının en güçlü ekonomilerinden gelen bu türden mesaj ayrılıkları, hem diplomasi hem güvenlik açısından yankı uyandırmaya devam edecek gibi görünüyor.
Trump cephesinden gelecek açıklama ise şimdiden merak konusu.