Ortadoğu’da İsrail ile İran arasında tırmanan gerilim, sadece bu iki ülkeyi değil, geniş bir bölgeyi etkileme potansiyeline sahip. İran’ın nükleer programı ve bölgedeki vekil güçleriyle artan nüfuzu, başta İsrail olmak üzere bazı Batılı ülkeleri harekete geçirmiş durumda. Her geçen gün daha da sertleşen açıklamalar ve askeri hazırlıklar, olası bir çatışmanın işaret fişekleri olarak yorumlanıyor. Bu hassas dönemde Azerbaycan’dan gelen açıklama, hem diplomatik çevrelerde hem de uluslararası basında büyük yankı uyandırdı.
Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Ofisi tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Azerbaycan Cumhuriyeti, komşu devletlerin iç işlerine karışmama ve toprak bütünlüklerine saygı ilkesine bağlıdır. İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı herhangi bir askeri saldırıda, ülkemizin hava sahası, kara sınırları ve toprakları hiçbir şekilde kullanılmayacaktır.”
Açıklamada Azerbaycan’ın bağımsız dış politikasına da vurgu yapıldı. Bakü’nün bölgesel ve küresel güçler arasında dengeyi koruma politikasına sadık olduğu belirtilerek, dış aktörlerin Azerbaycan topraklarını üçüncü ülkelere saldırı için kullanma ihtimaline karşı sert bir tavır konuldu.
Bu mesaj, özellikle son haftalarda bazı Batı basın organlarında yer alan “İran’a yönelik olası bir saldırıda Azerbaycan hava sahasının kullanılabileceği” iddialarına net bir yanıt niteliği taşıyor.
Azerbaycan ile İran arasında son yıllarda zaman zaman gerginlikler yaşansa da, her iki taraf da diplomatik iletişim kanallarını açık tutmayı sürdürüyor. 2022 yılında yaşanan büyükelçilik krizi ve sınır hattındaki askeri tatbikatlar sonrası ilişkiler soğusa da, 2024’ün ikinci yarısından itibaren taraflar normalleşme adımları atmıştı.
Bakü yönetiminin bu açıklaması, İran’a yönelik saldırgan tutumu reddettiğini ve tarafsızlık çizgisini korumak istediğini bir kez daha ortaya koydu. Aynı zamanda bu açıklama, Azerbaycan’ın dış politikada bağımsızlığını ve egemenlik haklarını dış baskılara rağmen savunmaya kararlı olduğunu gösteriyor.
Öte yandan Azerbaycan ile İsrail arasındaki yakın ilişkiler, İran tarafından sürekli eleştiriliyor. Azerbaycan’ın İsrail’den gelişmiş insansız hava araçları (İHA), füze sistemleri ve savunma ekipmanları alması, Tahran’da rahatsızlık yaratıyor. Ancak Bakü, bu ilişkilerin İran’a karşı bir tehdit unsuru olmadığını, tamamen savunma ve stratejik iş birliği kapsamında değerlendirildiğini savunuyor.
İran basınında sık sık dile getirilen “Azerbaycan toprakları İsrail tarafından kullanılabilir” iddiaları, Azerbaycan’ın son açıklamasıyla resmî olarak yalanlanmış oldu. Bu da Bakü’nün, bölgede çıkabilecek olası bir savaşta “savaşın parçası değil, çözümün parçası” olma iradesini ortaya koyuyor.
Uzmanlar, Azerbaycan’ın bu açıklamasını sadece İran’a değil, aynı zamanda İsrail ve Batı başkentlerine de verilmiş çok boyutlu bir mesaj olarak yorumluyor. Bir yandan İran’a “egemenliğimize saygı duyuyoruz” mesajı verilirken, diğer yandan da İsrail ve müttefiklerine “biz sizin çatışmalarınıza taraf olmayız” deniliyor.
Bu tür açıklamalar, Kafkasya’nın jeopolitik dengesinde Azerbaycan’ın rolünün güçlendiğini de ortaya koyuyor. Hem Rusya hem Türkiye ile yakın ilişkileri bulunan, aynı zamanda Batı ile ekonomik ve enerji iş birlikleri sürdüren Azerbaycan, denge politikasıyla dikkat çekiyor.
Azerbaycan’ın verdiği mesaj, yalnızca İran’a değil, bölgedeki tüm güçlere verilen açık bir uyarı niteliğinde: “Topraklarımız hiçbir ülkenin saldırı platformu değildir.”
Bu duruş, Azerbaycan’ın uluslararası hukuk ilkelerine bağlılığını ve bölgede barışın korunmasına yönelik kararlı tutumunu yansıtıyor. Azerbaycan’ın bu net ve kararlı çıkışı, yüzeyde sadece egemenliğe sahip çıkma refleksi olarak görünse de, satır aralarında daha fazlasını barındırıyor. Bakü, bölgesel bir savaşın parçası olmayı kesin bir dille reddederken, aynı zamanda büyük güçlere diplomatik bir denge mesajı veriyor.
Ortadoğu’da savaş çanları çalarken, Azerbaycan bir kez daha net duruşuyla “barıştan yana olan” aktörler arasında yerini aldı.