Ortadoğu’da gerilimin tırmandığı bir dönemde Güney Kıbrıs’tan gelen bir açıklama, uluslararası kamuoyunun dikkatini bir kez daha İran-İsrail hattındaki gelişmelere çevirdi. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Cumhurbaşkanı Nikos Christodoulides, İran’ın kendilerinden İsrail’e gizli bir mesaj iletmelerini istediğini açıkladı. Bu açıklama, diplomatik kulislerde adeta bomba etkisi yaratırken, kısa süre sonra İran’dan gelen yalanlama ise kafa karışıklığını daha da artırdı.
Cumhurbaşkanı Christodoulides, 15 Haziran sabah saatlerinde Lefkoşa’da basın mensuplarına yaptığı açıklamada, İran ile son dönemde yapılan temaslarda Tahran yönetiminin İsrail’e iletilmek üzere bir mesajı olduğunu ve bu mesajın Güney Kıbrıs aracılığıyla ulaştırılmasını talep ettiğini ifade etti.
Açıklamasında herhangi bir detay vermekten kaçınan Christodoulides, mesajın içeriği ya da hangi konuda olduğu hakkında bilgi paylaşmadı. Ancak bu iddia, Ortadoğu’da halihazırda hassas olan diplomatik dengeler üzerinde yeni soru işaretleri oluşturdu.
Christodoulides’in açıklamaları şu sözlerle basına yansıdı:
“İranlı yetkililer, yakın zaman önce bize bazı mesajlar iletti. Bu mesajların İsrail tarafına aktarılması istendi. Kıbrıs olarak bölgesel istikrar ve barış adına her zaman diyaloğu destekliyoruz.”
Bu açıklamanın dünya basınında yankı bulmasının ardından İran Dışişleri Bakanlığı hızlı bir yanıt verdi. Bakanlık sözcüsü Nasır Kenani, iddiayı sert bir dille reddederek, İran’ın herhangi bir ülke aracılığıyla İsrail’e mesaj göndermediğini vurguladı.
İran tarafından yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“İran İslam Cumhuriyeti, siyonist rejimle hiçbir düzeyde iletişime geçmemektedir. Güney Kıbrıs Cumhurbaşkanı’nın iddiaları temelsiz ve gerçek dışıdır. Böyle bir talebimiz olmamıştır. İran’ın politikası nettir; İsrail ile hiçbir resmi ya da aracı temas kabul edilemez.”
Bu yalanlama, Güney Kıbrıs’ın açıklamalarıyla doğrudan çeliştiği için diplomasi çevrelerinde büyük yankı uyandırdı. Her iki tarafın taban tabana zıt açıklamaları, bölgedeki gerilimi daha da tırmandırabilecek nitelikte.
Uzmanlara göre Kıbrıs, son yıllarda Doğu Akdeniz’deki jeopolitik rolünü artırmak isteyen bir ülke olarak, hem Avrupa Birliği ile olan bağları hem de bölge ülkeleriyle yürüttüğü dengeli diplomasiyle dikkat çekiyor. Güney Kıbrıs’ın İsrail ile güçlü ilişkileri bulunurken, İran ile de doğrudan kriz yaşamamış olması bu tür arabuluculuk iddialarını teknik olarak mümkün kılıyor.
Bununla birlikte, bu açıklamanın gerçekte ne kadar doğru olduğu, İran’ın inkârı sonrası daha da muğlak bir hal aldı. Bazı analistler, İran’ın mesajın ifşa edilmesini istememiş olabileceğini ve bu nedenle yalanlamış olabileceğini öne sürüyor. Diğer bir görüşe göre ise bu açıklama, Güney Kıbrıs’ın kendini ön plana çıkarmaya çalıştığı bir diplomatik manevra olabilir.
Son haftalarda Gazze’de süren çatışmalar, Lübnan-İsrail sınırında artan tansiyon ve İran’ın nükleer faaliyetlerine yönelik Batı’nın uyarıları bölgede büyük bir patlamanın habercisi olarak yorumlanıyor. İsrail, İran’ı doğrudan tehdit ederken, Tahran yönetimi de sert karşılıklar veriyor.
Bu ortamda gelen Kıbrıs çıkışı, bölge diplomasisinde yeni bir perde açmış olabilir. Özellikle dolaylı mesaj trafiği iddiaları, ABD’nin 1979’da İran’la ilişkileri kesmesinden bu yana farklı kanallar üzerinden sürdürülen gizli diplomasiyi hatırlatıyor.
Şu an itibarıyla İran’ın gerçekten bir mesaj gönderip göndermediği konusunda net bir bilgi yok. Güney Kıbrıs tarafı iddiasında ısrarcı görünürken, İran açık bir dille bunu reddediyor. Bu gelişme, bölgedeki diplomatik manevraların ne kadar karmaşık bir hal aldığını bir kez daha gözler önüne seriyor.
Yeni gelişmeler oldukça bu haberin doğruluğu ve arka planı netleşebilir. Ancak şu anda elimizdeki tablo, bir yanda açıklama yapan bir devlet lideri, diğer yanda ise kesin bir inkârda bulunan bir başka devlet. Ortadoğu’da alışık olduğumuz bu tür “gizli diplomasi” örnekleri, bu sefer kamuoyu önünde açığa çıkmış gibi görünüyor.